12 Ağustos 2022 Cuma

Jesus Ağam, Eğlenir Bizimle!

Slovacko maçı öncesi, Fenerbahçe için “rahat mı rahat” dedik.

Saptamamızda bir kayırma, abartma yoktu; ilk maçı 3-0 kazanan bir takıma olağan bir bakıştı bizimki. Çünkü tur atlama olasılığı yüksek, bir başka deyişle kesin olan Fenerbahçe, oyunuyla taraftarı mutlu edecekti. 


Gel gör ki, başta Jesus, sahaya sürdükleri, rahatlığın verdiği güzel, etkili oynamayı “gevşeklik”, “baştan savmacılık”a dönüştürdüler. 


Ne demeli Jesus’a?


Çok şeyler denebilir, ama biz, “Kibar Feyzo” fiminde köylü rolündeki Kemal Sunal’ın “Ağam, eğlenir bizimle!” deyişinden esinlenerek şunu diyebiliriz:


Jesus Ağam, eğlenir bizimle!


(“Kibar Feyzo”, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı 1978 yapımı bir komedi filmdir.

Filmde ağa rolünü Şener Şen, Kibar Feyzo’yu Kemal Sunal oynar. Ağa, gerçekte karın tokluğuna çalışan köylülerin bütün gereksinimlerini kendisinin karşıladığını bir devlet memuruna anlatınca köylü rolündeki Kemal Sunal’un tepki ilginçtir:

“Ağam, eğlenir bizimle!”)


*****


Jesus'un maç sonunda söyledikleri eğlenmeyle örtüşüyor:


“Bu akşam iki hedefim vardı. Birinci hedefim, tabii ki turu geçmekti. İkinci hedefim de bu sene şu ana kadar çok fazla süre almayan oyunculara şans vermekti. Son oynadığımız lig maçına kıyasla ilk 11’de 7 farklı oyuncu vardı. Onlar da bize bu maçta iyi sinyaller verdiler, güzel şekilde cevap verdiler. Benim için en önemlisi turu geçmek, bir o kadar da önemlisi de bu oyuncuların performansını görmekti. İki hedefimize de ulaştık.”


İlk hedef, turu geçmekti, anladık, zaten bunda kimsenin kuşkusu yoktu; çünkü 3-0 geride olan Slovacko  gibi bir takımın bunu lehine çevirmesi zordu.


Jesus, maç canlı yayınlanmamış gibi, izleyenleri “anlamaz” yerine koyuyor; Lig maçına kıyasla “ilk 11’de 7 farklı oyuncu”ya yer verdiğini; onların da “iyi sinyaller”, ayrıca “güzel şekilde cevaplar” verdiklerini söylüyor.


Jesus Ağam, ne de çabuk uyum sağladı bize!


Batılı düşünen adam yok artık karşımızda.


Olsaydı, olmalıydı aslında, şöyle derdi:


Pazartesi akşamı oynayacağımız Kasımpaşa maçını düşünerek rotasyon yaptım, oyuncularım da 3-0'ın avantajıyla kendilerini yormadılar. İyi maç izletemediğimiz için özür dilerim.


(Geçen sezondan, bir bakıma oturmuş takım, gerekli/ etkili transferlerle “yeni takım” olmaktan kurtarılsaydı, bakışlar, beklentiler farklı olacaktı kuşkusuz. 

Bir oyuncu tekliyorsa, sakatlık/ hastalık hariç, sahada kendi yeri dışında bir görev üstlenmiş olabilir, sorumlu, ona görev veren ya da onu sahada tutandır. 

Oyunu okumak kimin görevidir?

Sahada verimsiz olan futbolcuyu sorumlu tutmak, ona yüklenmek yerine, sorulacak bir hesap varsa, adres bellidir: teknik direktör.)


*****

Sona Doğru…


Daha sezon başı, üç günde bir maç var, böylesi durumlarda her maç zorludur.


İşte Fenerbahçe’nin 15-29 Ağustos arasındaki maçları:


Kasımpaşa (15 Ağustos, deplasman) 

Austria Wien (18 Ağustos, deplasman)

Adana Demirspor (22 Ağustos)

Austria Wien (25 Ağustos)

Konyaspor  (29 Ağustos, deplasman)


Maça, maç sonrası Jesus’un dediklerini bakınca, “Jesus Ağam, eğlenir bizimle” dedik.


Bir başka maça bakarak da, bu maçla ilgili başlığımıza “yine” sözcüğünü ekler, “Jesus Ağam, yine eğlenir bizimle!” der miyiz, bilemem!


Kuşkusuz, bir maç, bir başka maçın ölçütü olmaz; ama bir de bunu şunu denemeyim diyen, denemelerle yol alan, daha ne yapacağını bulamamıştır!


Jesus’a şimdilik böyle bakıyoruz.


Sakatlar iyileştikten sonra, kuşkusuz gerçek Jesus’u göreceğiz.


Kaç sezondur umutsuzluğa kapılan taraftar, Fenerbahçe’nin şahlanmasını bekliyor!


Son Söz:


Ali Koç’un “Jorge Jesus'u getirmek, 3 senedir hayallerimde vardı"  dediğini anımsayarak umutlanalım, bakalım, sakatlar iyileştikten sonra, “ardından koşulmaya değer Jesus” karşımıza çıkacak mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder