Fenerbahçe, dolu tribünler karşısında baskıyla başladı.
Ama ilk düdükten önce bir başka “başlayan” vardı.
Sahada Adana Demirspor’u temsil eden ama aklı, gönlü başka takımlarda olan kimi futbolcuların tribünlere yönelik sinsi, yarar sağlamaya yönelik kışkırtmaları…
(Bakalım aklı ve gönlü başka takımlarda olanlar, o takımlara rakip olunca hangi hünerlerini gösterecekler!)
Fenerbahçe bastırıyor, Adana Demirspor kendi alanından uzun toplarla Fenerbahçe’yi zorlama düşüncesiyle oynuyor. Fenerbahçe’nin kanatları çok rahat yol veriyor. Fenerbahçe topu ileride tutamıyor, Valencia tek başına kalıyor, bazen iki bazen üç kişinin arasında…
Ama Valencia kaptığı toplarla rakibi zorluyor.
17. dakikada Valencia, yerde kaldı. VAR, varlığını gösterdi; Abdulkadir Bitigen de penaltıda karar kıldı.
Ve bir zamanlar saç baş yoldurtan Valencia…
İlkyarının sonuna doğru yine Valencia …
Serdar Dursun’un çabasıyla kapılan topu aldı götürdü, götürdü; kaleciyi geçti ama vurmadı, vuracağını sanan rakibini yere uzattı, sonunda kaleye gönderdiği top ağlara gitti, skoru 2-0 yaptı.
Adana Demirspor ne yaptı?
Yakaladığı fırsatlardan yararlanamadı, kiminde de Altay’a takıldı.
*****
Fenerbahçe tribünleri coşkulu ve mutluydu.
İkinci yarının başında Zajc, skoru 3-0 yapınca coştu, tavan yaptı!
Sonra?
Fenerbahçe’de bir rehavet…
Adana Demirspor'un üzerindeki ölü toprağını atması, etkili olması...
Bir de bakıyorsunuz skor 3-2 olmuş.
Skor, Fenerbahçe taraftarı açısından kaygıya dönüşüyor. Kuşkusuz bunun varacağı yer, korku!
Sonra?
Hakemlerin gözünden kaçan (!) faul bile verilmeyen, VAR’ın kaçırmadığı bir pozisyon…
Kırmızı kartla Adana Demirspor’un bir eksilmesi…
Kırmızı kartın yol açtığı faul atışı …
Neyse ki yeni transfer Alioski, skoru 4-2 yapınca korkuyu dağıtıyor!
*****
Fenerbahçe kanatlardan açık verdikçe, Oynekuru’nun abone olmuş gibi onsekize doğru gidişileri kaygı artırmaya bire birdi.
Yenen gollere ve öteki maçlardakilere bakıldığında, Fenerbahçe’de asıl sorunun geride olduğu görülüyor. Adana Demirspor’un iki golünde de defansın en iyi adamı bildiğimiz/ dediğimiz Szalai’nin rolü vardı. Szalai, penaltıya yol açtığı gibi ikinci golde de Lemos’un ortağı oldu!
Jesus, hem cesurdu hem de şaşırtmayı sürdürdü. Oyuncu tercihleri, maç içinde verdiği görevler, maçlara hazırlık maçı havasında baktığının gösteriyordu!
Denemesi bedava denir ya, o türden!
Deneye deneye en uygununu, yararlısını, sonuç alıcıyı bulmak!
*****
Sona Doğru…
Fenerbahçe üçüncü maçta ciddi bir rakiple karşılaştı; sonuç umut verici.
Adana Demirspor maçının sonucu, Fenerbahçe’yi üçüncü haftanın lideri yaptığı gibi, Jesus’un da bu “sınav”dan başarıyla çıktığını gösterdi.
“Sıradaki gelsin” deme zamanı Jesus için…
Sıradaki Konyaspor…
Konyaspor, İstanbulspor’u deplasmanda 4-0’la geçti. Haftaya pazartesini iple çekiyordur kuşkusuz! Perşembe günü Austria Wien’le oynayacak Fenerbahçe, Avrupa Ligi gruplarına katılma bileti elinde Konya’nın yolunu tutacak. Kesin gibi konuşmamızın nedeni önceki maçın 3-0’la kazanılmış olması.
Rakiplerine 4 gol atmış iki takımın karşılaşması seyredilmeye değer…
Jesus, cesur ve şaşırtıcı kararaları/ tercihleriyle fire vermeden bakalım nereye kadar gidecek!
Gidişin verdiği coşku arttıkça, Fenerbahçe’ye karşı hakemleri kışkırtma, haklarında kuşku uyandırma, onları baskı altına alma da sürüp gidecek.
O zaman?
Son Söz:
Patenti bir süredir hastalık nedeniyle gözükmeyen Hıncal Uluç’a ait “Bu sene Fenerbahçe’yi şampiyon yapacaklar" sloganına sahip çıkarak onun boşluğunu doldurmaya çalışanları ciddiye almadan, onları “alkış” ve küfür” bekledikleri taraftarlara havale ederek, “Yola devam” denmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder