29 Ağustos 2022 Pazartesi

Fenerbahçe, Eskişehir’de Taraftarın Yüzünü Güldürmeli

Yol Uzun, 90 Dakikalar Kısa!

Fenerbahçe’nin 15-29 Ağustos arasındaki maç trafiği Konyaspor maçıyla bitiriyor.

Bu üç günde bir “maç trafiği” için “zorlu” demiştik. 

Oyuna, skorlara (atılan 16, yenen 3 gol) bakılırsa, “zorlu”, sözde kaldı.

Kasımpaşa (deplasman): 0-6

Austria Wien (deplasman): 0-2

Adana Demirspor (22 Ağustos) :4-2

Austria Wien (25 Ağustos): 4-1

Konyaspor maçı bugün, “Konyaspor’un açıklamasına göre, “stadyum zemininde devam eden bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle” Eskişehir’de …”


*****


Aklını “Gol”le Bozmak!


Dört maçta atılan 16, yenen 3 gol…


Bu, Fenerbahçe’nin gol konusunda üretken olduğunu göstergesidir. Tek hedef, bir an önce gole ulaşmak, ulaşınca sayıyı çoğaltmak… 


Olanla yetinmemek…


Bunun en güzel örneğini son maçta gördük. O maça bakanın diyeceği, akla gelen soru şu olmalıydı kuşkusuz:


Fenerbahçe, deplasmanda Austria Wien ile oynadığı ilk maçı 2-0 kazanmamış mıydı?

Sahaya bakınca 2-0 kazanan değil de yitiren Fenerbahçe’ydi sanki!

Rakibe uygulanan baskı, ataklar, kısacası hırslı futbol, “sanki”yi gerekli kılıyordu!

Oysa Fenerbahçe toparlanıyor, tribünleri mahcup etmemek için mücadele ediliyordu.  Bu bakımdan “sanki”nin öteki adı, kazanmak, mücadele azmini yükseltmek, gelecekte daha iyi olacak algısını yerleştirmekti bunun adı.

Jesus’un şu değerlendirmesi, öyle yabana atılacaklardan değil:

“Oyuncularım her geçen gün daha çok inanıyorlar. Uygulamak istediğimiz fikirleri hem defansif, hem ofansif anlamda daha iyi uyguluyorlar. Daha da gelişmeye çalışacağız. Hazırlık sürecimiz 5 haftaydı. Pek çok oyuncu sonradan takıma katıldı. Oyuncularımız bizim uygulamak istediğimiz fikirleri anlamaya başlıyorlar. Her zaman kazanamayacağımızı biliyoruz ama bizim hedefimiz her hafta daha üzerine koyarak devam etmek ve her maçı kazanmak.” 

Can alıcı cümle, son cümle…

Aklını kullanmak!

Jesus, artık alışıldı, maçına göre bir onbirle çıkacak maça. Daha önce oynayanlardan kimileri dinlecek, az oynayanları sahada göreceğiz.

Sonuç, görev verilen “hazır ve nazır” olacak!

*****


Bir Kamu Spotu!


Fenerbahçe’nin gidişi şimdilik iyi.


Bu gidişe bakarak, her maç sonrası için, şu slogan ne de uyar:


Sıradaki Gelsin!

Ne mi demek?

Öncekinin işi bitti; sıra, bekleyende… 

Yani?

“İşi biten”, eli boş döndü; umutlanan “sukutuhayal’e uğradı! Sırada bekleyen, sonunda gelecek, o da öyle olacak! Daha geridekiler, Fenerbahçe’nin yarattığı bu “korku iklimi”nde, derin düşünce içindeler! Bir “giz el” ya da bir “maşa”, bu gidişin önünde “aşılmaz dağ” olur mu, bilinmez!

*****

Sona Doğru… 

Her maç öncesi yanıt bekleyen soru bu maçta da karşımızda:


Fenerbahçe, Konyaspor karşısında ne yapar ya da ne yapmalı?


“Ne yapmalı”yı yanıtlayalım hemen:


Eskişehir’de taraftarın yüzünü güldürmeli!


Güldürür mü?


Kâğıt üzerinde zayıf ya da güçlü olan her takım sahada bu özelliğine göre sonuçlar almaz. Bazen ummadık bir “zayıf”, seyrek de olsa, “güçlü”yü hüsrana uğratır.


İyi oynayan, aklını kullanan, hele de “şansı yaver giden”, maçı alır götürür.


Bu “alıp götürme”, kendine bir galibiyet diye yansımasına karşın, bir başkasının yolunu da açabilir; belki de “kupa” ya da “şampiyonluk” kazandırabilir!


Dememiz şu: 


Her maç ciddiye alınmalı. Maçın gitmeyeceği kesinlik gösterince, rakibe saygı duyarak oyun sürdürülmeli.


Şimdilik eleştiriler olumlu…


(Bizde “eleştiri”den çoğunluğun anladı, “kötülemek”tir… Oysa eleştiri, ilk anlamıyla “bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi”dir.  Yani olumlu ya da olumsuz yanlarıyla değerlendirmek… Eleştiride “olumlu, olumsuz” yanlar bir arada da olabilir.)


O zaman?


Son Söz:

3 günde bir maç alışkanlığından eldekilerini şimdilik en uygun, yararlı biçimde kullanan, olumlu eleştirilerle yol alan Jesus, bakalım, çıkacak olası engelleri nasıl aşacak?








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder