3 Mart 2019 Pazar

Fenerbahçe, Neredeyse VAR Kurbanı Oluyordu!

Tribünler dolu, coşkulu…
Oysa dün…

Neyse, dünde olanları günahı sevabıyla dünde bırakalım, bügüne bakalım ve soralım:

Coşkulu tribünler, besteli tezahürat, takımı coşturmaya yeter mi? 

Yetmez, çünkü topun Fenerbahçe’de ya da Rizespor’da olması eğlenenlerin keyfini etkilemiyor. 

Rizespor akın yapıyor, korner atıyor, besteli tezahürat sürüyor.

Rizespor, kendisine yönelik olmayan tezahürat eşliğinde, kazandığı kornerden gelen topun ağlarla kucaklaşmasıyla 4. dakikada golü buldu.

Oysa top rakipteyken neyin yapılması gerektiğini anlatmak, eğlenenlere hakaret sayılır! Ama, soluk almadan slogan atanları, besteli tezahürat yapanları, doğrusu, takdir etmek, bunu da “sevgi”ye bağlamak gerekir. 

Neyse ki, hakemin hoşa gitmeyen çalan/ çalmayan düdükleri eğlenenleri uyandırdı, nasılsa, akın yapan rakip ıslıklanmaya başlandı.

Başladı da ne mi oldu?

Hiç, saman alevi gibi söndü; yine eski hava, eski haman eski tas misali…

*****

Alttaki rakiplerden biri, Ankaragücü deplasmanda; öbürü, Bursaspor evinde birer gün arayla kazandı.

Alttan yukarıya tırmanış, altta yer alan ötekileri kaygılandırmasın da ne yapsın?

Süper Lig’de üstekilerden çok, alttakilerin mücadelesi öne çıktı bu sezon! Çünkü o alttakilerden biri, Fenerbahçe… 

Fenerbahçeli için alışılmadık, aslında “aşağılayacı” bir sloganı, “Fenerbahçe’ye kümeye”yi duymak, atanlara doyum sağlarken Fenerbahçe taraftarını derinen yarılıyordu. Bu durumdan kurtulmanın/ sıyrılmanın tek yolu vardı:

Fenerbahçe’nin kazanması, kazanması…

Fenerbahçe maça, pazartesi günü Vodafone Park’ta, 3-0 geriden gelip durumu 3-3 yaptığı o ikinci yarıdaki havada başladı.

Ancak, 4. dakikada yenen gol, ister istemez “Yine mi?” sorusuna akla getirdi. Ama gol, Fenerbahçe’yi etkilemişe benzemiyordu. Serdar Aziz’le 22. dakikada sağlanan beraberlik, karamsarlığı dağıttı bir anda.  

40. dakikada Soldado’dan gelen golle Fenerbahçe kendine geldi.

Devrenin bitimine doğru Morozıuk’un ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi, ikinci yarıda Fenerbahçe’in daha iyi olacağı umudunu artırdı!

Öyle de Rizespor, kolay lokma değildi.

İkinci yarıyı bir eksik oynayan Rizespor, bu esikliği hiç aratmadı. Üstelik, durumu 2-2 yapmakta da gecikmedi.

Ya Fenerbahçe?

Zaman zaman öyle bocaladı ki…

Fenerbahçe’nin art arda penaltı beklentilerini, VAR’lık durumları, VAR başındakiler ve Halil Umut Meler, her iki yarıda da  yanıtsız bıraktı. 

Neyse ki, 80. dakikada Serdar Aziz’e yapılan faul gerekçesiyle penaltı veren, ama  VAR’dan çağrılan Meler, yardımcısıyla son bir değerlendirme yaparak, kararından dönmedi.

Penaltıyı kullanan Moses, skoru 3-2 yaptı.

Fenerbahçe,  2o. Hafta’dan beri görmedi 3 puan özlemini giderdi; böylece 24. maçta 6. galibiyete ulaştı.

(Maç sonrası, ekranları birden, “eskimiş” futbolculardan oluşan, “yorumcu” kimliği verilen muhteremler şenlendirdi; penaltı dile dolandı. Öncekileri/ olanları unutanlar, bunu bin dereden su getirerek “olmaz” yaptılar.
Niye böyle?
Futbol dünyasına yön veren ya da kendilerini öyle sananlar, onların kuyruğuna takılanlar, Fenerbahçe’nin lehine olanları yok saymayı, aleyhine olanları ise var saymayı “ilke” edinmişler. Çünkü biliyorlar ki, Fenerbahçe’ye ne kadar çok saldırırsalar, cepleri o kadar dolacak.
Kendilerince kural icat etmeler, vicdanla cüzdan arasında sıkışıp kalmalar, bulundukları yeri sağlama alma ya da daha ballı yerlere kapak atma düşünceleri hep bu hesaplara bağlıdır.
Adamlar, ben kural mural tanımam havasında…)

*****

Sona Doğru…

Yayıncı kuruluşun maşallahı var!

Topun Soldado’dan çıkıp çıkmadığını değişik açılardan sürekli gösterenler, Rizesporlu futbolcunun elle oynamasını işlerine geldiği açıdan göstererek görevlerini yaptılar.

Kısacası yayıncı kuruluş görüntü gizliyor.

Fenerbahçe’nin her maçından sonra rakip yönetici, teknik direktör, uzun uzun nutuk atıyor, kamuoyu oluşturuyor.

Fenerbahçe yönetimi ise kenara çekilmiş, işi Fenerbahçe taraftarına bırakmış; kimileri sosyal medyada ciddi yorum ve örneklemelerle haklılığı savunurken kimileri de - çoğu kimliksiz- kafa buluyor.

(Her horoz kendi çöplüğünde öter misali kimileri de sosyal medyayı kendi çöplüklerine çeviriyorlar.)

Fenerbahçe cephesinden gelen, tribünleri dolduran taraftara övgü iyi de, sadece taraftara oynamak, gaz vermek yeter mi?

Sonra…

Ersun Yanal, maçı ne ölçüde okuyor?

Fenerbahçe, hâlâ hazırlık maçı havasında…

Son söz:

Umut bağlanan VAR,  başında oturanlar, sahadaki hakemin bilinçli olarak görmediği ya da gözünden kaçan durumları adil bir biçimde sonuca bağlamayacaksa sahada “adil düzen” nasıl sağlanacak?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder