3 Mart 2019 Pazar

Şansal Bey’in “Vicdan”ı İki Bölmeli: Birine “Örgüt” Sığmıyor, Ötekine “Şike” Sığıyor!

(Bu yazı 29 Ocak 2014'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok, ikincisinde var.)

Önce...

Nurullah Ataç’tan bir alıntı:

“Ben öyle kısa sözlerden, bir bölümden seçilip alınmış birkaç satırlık yazılardan pek hoşlanmam. yazarın, ne demek istediğini iyice kavramam da ondan. İyice kavramak, yazarın o yargıya varmadan önce neler dediğini bilmekle olur. Özdeyişler, çoğu, gerekçesiz yargılardır.”

Ve “alıntı”yla bağlantılı bir soru ve yanıtı:

Neyle ilgili olduğu anlaşılmayan, açıkça söylenmeyen, bir parçadan/ konuşmadan sadece bir cümleyi alıp üstüne ahkam kesmek kadar saçma bir iş var mı?

Ne yazık ki, böyle bir iş, bizde var!

*****

Sonra...

Gazetemizin bugünkü sayısından, Bilal Meşe’nin Şansal Büyüka ile yaptığı söyleşinden bir alıntı:

“Başkan Aziz Yıldırım bir konuşmasında ‘anahtarı kontağa soktuk ama arabayı çalıştırmadık’ demişti. Ama UEFA’nın kararlarına, Yargıtay'ın gerekçeli kararına bakıyoruz saha içi olarak bir kararı yok. Teşebbüsün bile şike kabul edilebileceğini hem UEFA, hem Yargıtay söylüyor. Bunun sonucunda Fenerbahçe iki yerden de ceza aldı. Örgüt işi hukukta bir kitaba uymuş olsa bile vicdanlara pek uyacağını düşünmüyorum. Trabzon Başkanı bile TV’de ‘Örgüte inanmıyorum’ dedi. Bu bakımdan örgüt olayını vicdanen doğru bulmuyorum. Oradaki cezayı benim vicdanım kabul etmez.”

Bu “alıntı” hangi sorunun karşılığı?

Sorusu yok, söyleşinin “girişi” var:

“Lige döndük ama, Yargıtay süreci, futbol gündeminin ilk sırasında... Bu nedenle ustamızla söyleşiye buradan başladık:”
“Alıntı”da geçen “alıntı”, Aziz Yıldırım’a ait olduğu söylenen cümle, neyle bağlantılı?

“Bir konuşma”yla...

“Bir konuşma”, neyle ilgili?

Belli değil; ama o cümlenin, “Anahtarı kontağa soktuk ama arabayı çalıştırmadık.”, hangi amaçla kullanıldığı, onun izleyen ve “Ama...”yla başlayan cümleden, ardından gelenlerden belli.

“Şike” yapıldığını kanıtlamak için...

Doğru mu?

(“Tanık gösterme”, düşünceyi geliştirme yollarından biridir. Bununla amaçlanan, “inandırıcı olmak”tır. Bu nedenle de “tanık”ın, “güvenilir”, o konuda uzman olması gerekir.)
Bakıyoruz, Fenerbahçe’nin Aziz Yıldırım aracılığıyla “şike” yaptığını söyleyen, rakip takımın başkanı da "örgüt"e inanmıyor.  Şansal Bey, “Bu bakımdan örgüt olayını vicdanen doğru bulmuyorum. Oradaki cezayı benim vicdanım kabul etmez.” diyor.

Yani?

“Örgüt” yok, bununla ilgili suçlama kabul edilemez!

Ama..

“Şike” var!..

Öyleyse, Aziz Yıldırım’a verilen cezada “haklılık”, su götürmez!.

"Örgüt" işi, “hukukta kitabına uyan”, “vicdanlara pek uymayan” oluyor da, “tek kişilik şike” hem “kitabına”, hem de “vicdanlara” nasıl uyuyor?

“Örgüt kurma” olmasaydı, ceza olacak mıydı, olmayacak mıydı?

*****

Şansal Bey’in aktardığı cümle, “Başkan Aziz Yıldırım bir konuşmasında ‘Anahtarı kontağa soktuk ama arabayı çalıştırmadık" demesi, “gündem” yaratacak türden.

Ama gördük ki, Şansal Bey’in bu dediği değil de, bir başka dediği, "Bitirsinler kendimi asarım", başka yerlerde “manşet” olmuş:

“Ben İnönü Stadı’nın 16-18 aylık bir dönemde açılacağını düşünüyorum. Ben yönetim kadar iyimser değilim. Biri demir yıkacak, biri para bulacak, inşaat tamamlanacak. 29 Ekim’de bitirsinler kendimi şuraya asarım. Ben stadın bitişini 2015’in Ocak ayı olarak görüyorum.”


Niye “Anahtarı kontağa soktuk ama arabayı çalıştırmadık” manşet olmuyor?

Diyelim ki:

Alıntıladığımız o bölümün girişi, “Başkan Aziz Yıldırım bir konuşmasında ‘anahtarı kontağa soktuk ama arabayı çalıştırmadık’ demişti. Ama..”, oraya “dizgi yanlışı”olarak girmiş olsun!.

Son söz:

"Yasalara dayanan adli yargılamalardan daha büyük bir yargılama vardır ki, bu da her kişinin kendi vicdanıdır." (Mahatma Gandi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder