21 Mart 2019 Perşembe

“Saf” Şenol Güneş'in Milli Takım'ın Başarısındaki Ölçütü Ne?

Yarın  dışarıda Arnavutluk ve  25 Mart’ta Eskişehir’de Moldova’yla resmi maçımız var.

Milli Takım’ın başında, kalıcı görevi 01 Haziran’da başlayacak Şenol Güneş'i göreceğiz.

Şenol Güneş'i 07 Mart'ta ve 18 Mart'ta düzenlenen basın toplantılarında farklı izledik.

İlkindeki Şenol Güneş’i anımsayalım:

Bazen coştu, bazen durgunlaştı. 

Sitem etti, övündü, duruldu; tuttuğunu koparan , kararlarından dönmeyen biri olduğunu vurguladı. 

Anlaşılan Beşiktaş’la ilgili sorunları vardı.

Kendisine yol açanı, açanları söyleme cesaretini gösterdi. Artık bu, cesaret mi, ağzından kaçırma mı, bilinmez!

Bazen şaşırdı. 

Sözgelimi pet şişenin kapağını açtı, bardağa doldurduğu suyu içti.

Sonra?

Şişenin kapağını boşalan bardağa takmaya çalıştı.

Dalmıştı.

Bu görüntü, sözcüklerin, cümlelerin, hadi bir de düşüncelerin diyelim, kafasında ne kadar birbirine karıştığını gösterdi! Zaten, girmek istemediği ama kendisini tutamadığı için kıyısından köşesinden girdiği, ipuçları verdiği konular vardı.

Açık mıydı?

Hem açık, hem kapalı; ama sonuçta “Ben öyle değil böyleyim” havası…

“Ben” dedik de, konuşurken aldığımız notlardan biri geldi aklımıza hemen:

“Ben o kadar safım ki, onun için Allah bana yardım ediyor.”

“Saf”, mecazi anlamıyla, “kolaylıkla aldatılabilen, kurnazlığa aklı ermeyen, temiz kalpli” demek. Ancak anlattıklarında bununla ilgili bir örnek göremedik.

Belki de bizim gözümüzden, doğrusu, kulağımızdan kaçtı!

Birden geçen yıl Türkiye Kupası’nın ikinci maçına, Kadıköy’de yarıda bırakılan maça gittik. Bir soru düştü önümüze, asker bavulu misali:

Şenol Güneş’in o görüntüleri, acaba ne kadar “saf” olduğunu anlatır mı?

*****

18 Mart’taki basın toplantısında medyanın “ağır topları” vardı.

Şenol Güneş, değişik bir havaya bürünmüştü; rahattı, mutluydu.

Umut dağıtıyordu; bütün “olumusuzlukları” unutmuştu!

Hep kavga ediyoruz.”
(“Ben”i “biz” içinde gizliyor.)

Tartışmalarımızı kavga etmeden yapalım ve doğrularda buluşalım.” 
(Özellikle 1996’dan bu yana varlığını “kavga”ya bağladığını unutuyor.)

Biz kültürünü oluşturacağım. Ayrımcılığı kesinlikle istemiyorum.”
(“Biz” dediği “ben” gibi olanlar olmalı… Kadro oluşturmada tepki çeken tavrı,“ayrımcılık” olarak görülüyordu.)

Farklı düşünceler zenginliğimiz olacak. Özgürlük, cesaret, başarımızın anahtarı olacak." 
(Doğru sözler; ama ilk cümlede dediğini Şenol Güneş’in nasıl sağlayacağı soru işareti.)

Hepimiz burada ülkenin birer askeri olacağız. Profesyonelce yapılan iş, bizi başarıya götürmüyor.” 
(“Ülkenin askeri olmak”… “Bedelli” mi, yoksa… İkinci cümleyi duy da, Şenol Güneş’i değerlendir bakalım!  “Biz” dediğine göre, “profesyonelce yapılan işin başarıya götürmeyeceği” kendisi için de geçerli. O zaman 4 yılda niye o kadar parayı alacak?
Demek ki aldığı para başarıyı getirmeyecek. 
Yazık değil mi milletin parasına?
Yine “saf” adam olduğunu mu düşüneceğiz?
Ya da milleti mi saf görüyor?)

*****

Sona Doğru…

Şenol Güneş, belki de teknik direktörlük yaşamını Milli Takım’la noktalayacak.

Son söz:

Milli Takım’a ve Şenol Güneş’e başarılar dilemek yine de bize düşer.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder