23 Şubat 2019 Cumartesi

Alex’in Ayağı Bu Kez Uğursuz Geldi!

Vakit yitirmeden, başlık olan cümleden çıkalım yola:

“Kez”, sözlük anlamıyla “aynı tür oluş ya da kılışların her birini, bir olayın, bir olgunun her bir yinelenişini belirtir” olduğuna göre, başına “bu” gelince, önceki gelişin “uğurlu geldiği”ni anlatır.

Nedir önceki geliş, uğurlu gelmesiyle nasıl bir sonuç bekleniyordu?

(Sorunun yanıtının nereye varacağını düşünen, sağduyulu Fenerbahçeli futbolsever dostlar dışındakiler, büyük bir olasılıkla, düne dönmemizi doğru bulmayabilirler. Ama dünkü ve bugünkü havayı yansıtmak için düne dönmek gerekiyor.)

Fenerbahçe, takvim yaprakları 17 Mart 2018 Cumartesi gününü gösterirken şampiyonluk yolunda önemli bir maça çıkacaktı Saracoğlu’nda…

Rakip Galatasaray’dı.

Alex, o maça getirildi; yönetimin, bir başka deyişle Aykut Kocaman’ın karşısına dikildi!

Alex, bir simgeydi; onun gelişi, gözü Fenerbahçe’nin puan/lar yitirmesinde olanlara ve o yolda çabalayanlara umutlu bir mesajdı.

Mesajı alacak hakem, bir başka rahat olacaktı; oldu da…

Sonuçta olan Fenerbahçe’nin buharlaşan puanlarına oldu.

Galatasaray, Fenerbahçe’nin elinden bir “düdük”, Bülent Yıldırım sayesinde kurtuldu.

Fenerbahçe’nin şampiyonluğu durumunda Aziz Yıldırım’ın başkanlıkta kalacağını varsayan kimi Fenerbahçeliler, Alex’in ayağının tam olmasa da, “yarım uğurlu” geldiği için sevindiler.

(Bülent Yıldırım, adam gibi maç yönetseydi, Fenerbahçe 2 puan yitirmeyecek 3 puanı rahatlıkla alacak; Lig’in son durumuna bakıldığında şampiyon olacaktı.)

*****

Alex geliyor diye, sosyal medya sallayanları salladıkça salladılar.

Sallamak, Alex’in getirileceği haberiyle başladı.

Neymiş, ne olacakmış, ne olmalıymış!

Konyaspor’un teknik direktörü Aykut Kocaman protesto edilecek, Alex yüceltilecek… Aklı başında hiçbir Fenerbahçeli’nin olur diyeceği bir durum değildi bu. İkili arasında 2012’de yaşananlar, her teknik direktör ile futbolcu arasında normaldir, ama kimilerince “kan davası"na dönüştürülmek isteniyor.

Fırsatçılar, ayrıştırıcılar, bunu yıllardır deniyorlar; seçim yatırımı bile yaptılar.

Ne oldu?

Dün, dünde kaldı, yanıt da dünde kalsın; gelelim bugüne.

Alex yine geldi; ama bu gelişi, yönetim değiştiği için farklı oldu.

Alex, milli maçlardan, Avrupa maçlarından önce gördüğümüz tarzda görüntü verdi!  Maçtan bir gün önce FBTV’ye konuk oldu. Sonra, Samandıra’da, Saracoğlu’nda sanki antrenman yaptı.

Alex, sevenlerini mutlu etti; eski arkadaşlarıyla özlem giderdi.

Her şey güzeldi.

Alex ve Fenerbahçe üzerinden çıkar sağlamak, yer kapmak isteyenler, mutlu olmalıydı.

*****

Ne yapılıyor, ne yapılmalı?

Fenerbahçe’nin dış sorunlarla uğraşması gerekirken, belli bir kesimin inatla sürdürdüğü geçmişe dönük hesaplaşma girişimlerine son verilmesi gerekir. 

TFF’nin, başka bir deyişle MHK’nin durumu ortada.

Fenerbahçe kontenjanından TFF’ye giren üyelere art arda Semih Özsoy ve Ali Koç, övgüler dizdiler. Öyle başkaları gibi Fenerbahçe’nin çıkarlarını korumak gibi bir düşünceyle orada olmadıklarını, yapılması gereken biçimde görev yaptıklarını söylediler.

Sonra ne oldu?

TFF Başkanı Demirören’in gazetesi Hürriyet’te yer alan bir haberde, Nihat Özdemir, Ali Koç’un hakemlere yüklenmesini doğru bulmadı, alışılmadık bir biçimde eleştirdi.

Hani, Nihat Özdemir ve ötekiler, “ilkesel davranıyorlar.”dı?

Neyse?

Dış sorunlarla uğraşmak varken, kolay olduğu kadar da gereksiz ve tehlikeli olan iç sorunlarla boğuşmak…

Görülüyor ki, Fenerbahçe’de asıl sorun, kendi içinde.

*****

Alex, 8 yıl özgürce ve gururla dolaştığı yerlere 8 yıl sonra girdi, dolaştı; hasret giderdi.

Alex, niye getirilmişti?

Fenerbahçe’nin Konyaspor’u yenmesiyle rakip Aykut Kocaman’a bir ders verilecekti!

Gel gör ki, 16 Şubat 2019 Cumartesi günü oynanan maç, 1-1 berabere bitti. Oysa Konyaspor, bir saatlik bölümü kırmızı kart nedeniyle bir eksik oynamıştı.

Yani?

Getirenler açısından, 17 Mart 2018’de uğurlu gelen Alex’in ayağı, 16 Şubat 2019’da uğursuz geldi!

Alex, ikinci gelişiyle “hasret giderdiği” için mutluydu. 

Alex’in ülkesine dönüşte yaptığı açıklamaların ana bölümü, kuşkusuz, geçmişe dönük hesaplaşmayı “kan davası”na dönüştüren, kişisel hesapları olanları mutlu etmemiştir.

Alex’in konumuzla ilgili dedikleri:

“Birçok insan bana başkan Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman hakkında soru sordu. Onlara karşı hiçbir kötü düşüncem yok. Beraber geçirdiğimiz güzel şeyleri tutuyorum içimde. (…) İçimde düne kadar negatif his kırıntıları kaldıysa bile dün Şükrü Saracoğlu Stadı'na girip taraftar gibi maçı izleyince sıfırlandı.”

Aykut Kocaman, maç sonrası bir soruyu yanıtlarken Alex’le ilgili olanı şöyle yanıtladı:

"Geldi, şahane maç seyretti. Biz Alex'le düşman değiliz. Alex'le rakip değilim. Alex'le kader birliği yaptık. Büyük bir dayanışmayla geçtik. Alex'le beni karşı karşıya getirmelerinin nedenini anlayabilmiş değilim. Benim yaşantımda dağıtıcılık yok, bütünleştiriciyim. Hayatım böyle. Alex'le burada kader birliği yaptık. Zaman zaman istenmeyen şeyler olabilir, ikimiz şu an başka bir hayat yaşıyoruz. Keşke gelseydi, sarılırdık birbirimize. “

*****

Sona Doğru…

Yıllardır başta medya aracılığıyla sürdürülen çabalar ve çabalara çıkarları için “katkı sunanlar” sayesinde “içe dönük mücadele” bugünleri yaşatıyor.

Zarar verene verene…

En çok zarar verenler de Fenerbahçe görünümlüler…

(Bilenlerin bildiği, anlama kıtlığı olanların anlaması gereken:
Asıl hedef Fenerbahçe…
Hedefe koyanlar için kimin başkan olduğu/olacağı değil, önemli olan Fenerbahçe'yi etkisiz kılmak.
Yıldırım Demirören iyice hırçınlaşacağa benziyor.
Elinde tuttuğu güçler -medya, MHK- hazır kıta!)

Çatışmadan, farklılıkları körüklemekten yarar uman ve sağlayanlar çok.

Oysa birlik olma, birlikteliği sağlama zamanı. Bunu sağlayacak olan da yönetimdir.

Öyle, sosyal medya denen kesimin, Fenerbahçe’den önce “Ben” diyenlerin ağzına bakılarak işler düzeltilemez; mücadele dışa dönük olmalıdır.

Son söz:

Dün yakınılan durumların bugün sürdürülmesi, dünden ders alınmadığını gösterir. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder