13 Şubat 2019 Çarşamba

Fenerbahçe, Lig’de Yok, Avrupa’da Var!

Süper Lig’de dengesi bozulan, kendine geldi sanıldığında da tökezleyen Fenerbahçe…
Söz edildiğinde futbolla ilgili olmayanın da garipsediği, “Ne olacak Fenerbahçe’nin bu hali?” dediği Fenerbahçe…

Hakemlerin yıllardır doğramasına karşın bunu görmezden gelen, üstelik zarar görsün diye hakemlere ve rakiplere malzeme veren, ama Fenerbahçeli olmayı başkalarına vermeyenlerin sadece bu sezon sahiplendiği Fenerbahçe…

Süper Lig’de kötü, Avrupa iyi Fenerbahçe…

Zenit karşısında, işte bu Fenerbahçe dedirten bir oyun sergileyen, özlenen Fenerbahçe…

Ne mi demeli?

Avrupalı Fenerbahçe…

Özetlersek:

Fenerbahçe, Lig’de Yok, Avrupa’da var.

*****

Avrupalı Fenerbahçe hızlı başladı.

Özellikle sağdan Moses’ın gidişleri, ona nazire yaparcasına kaleye yönelen Isla, Zenit’i zorladı. Fenerbahçe, Lig’deki o tutukluğu üstünden atmıştı; futbolcular değişik bir ruhla sahadaydılar.

Ne de olsa, bizim kayırmacı/ doğramacılar, art niyetle düdük çalanlar yoktu.

Notu bir silah olarak kullanan öğretmen misali, elindeki düdüğü, cebindeki kartları silah olarak kullanan hakemler…

Lig’de rakiplerin, hakemlerin göz yummasıyla hırpaladığı futbolcular, ürkek değillerdi.

Fenerbahçeli futbolculara cesaret, güven gelmişti.

Ne de olsa, Avrupa maçı…

Kendini göstermek için de bulunmaz bir fırsat!

*****

Fenerbahçe, bir an önce gol atmak için ha babam kaleye yükleniyordu.

Özellikle Moses ile Isla işbirliği  umut veriyordu. Valbuena ile Moses zaman zaman sağdan sola, soldan sağa geçiyordu.

Zenit savunmada; yemeyeyim, yakalarsam atarım havasında…

Erken sayılacak bir dakikada gol, Slimani’den geldi. Hani şu futbolcudan sayılmayan Slimani var ya!

Valbuena’nın  korner atışında Sadık’ın kafasından gelen top Slimani’nin önüne düştü, o da o kalabalıkta kendisine düşeni yaptı. Lig’de tek golü olan Slimani, böylece Avrupa maçlarında  3. gole ulaştı.

Başka gol/ler gelir gibi oldu, olmadı.

Zenit’in 42. dakikada kazandığı penaltı, mutlaka umutsuzluk yarattı. Ama Mak'ın vuruşunda kaleci Harun topu çeldi, top üst direğe çarptı, Harun'un topa yerde sarıldı.

(Maçın en mağduru Mehmet Topal olacaktı neredeyse.
Lig maçı olsaydı, olurdu kuşkusuz!
Mehmet Topal, önce bir penaltıya yol açtı: sonra 67. dakikada Mak’ın kullandığı korner atışında kafasına çarpan topu az daha ağlara yolluyordu.
Olmayacak şey değildi; iyi ki olmadı.
Yoksa…
Tehlikeli akınlarında, korner atışlarında bile rakibi ıslıkla/ uğultuyla ürküteceklerine, kendilerine özgü beste ve söylemlerle kendi çalıp kendi oynayanlar, çarmıha gererdi!)

*****

Sona Doğru…

Fenerbahçe, ikinci yarının başlarında gol peşinde koştu; olmadı.

Bir yerden sonra, skoru koruma kaygısı başladı.

Fenerbahçeli futbolcular, çok mücadele ettiler, çok yoruldular.

Özellikle Sadık Çiftpınar, düştü kalktı, Zenitli futbolculara fırsat vermedi.

Fenerbahçe, ikinci maçta ne yapabilir?

Dışarıdaki ve içerideki maçlara göre Zenit, tek yönlü bir takım. Dışarıdaki maçlarda karnesi zayıf. Bu açıdan bakılırsa, Fenerbahçe’ye yenilmesi normal. Ama evinde bir başka…

Son söz:

MHK Başkanı Yusuf Namoğlu, bu haftaki hakem atamalarını yaptıktan sonra çekip gidecek ya, bakalım, geçen haftanın iki mağduru Fenerbahçe ile Konyaspor maçını kime verecek, o da düdüğü nasıl çalacak?










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder