22 Eylül 2018 Cumartesi

Phillip Cocu, Kendisini Akhisar’ın Teknik Direktörü Sanıyor!

Kupa gecesinden Lig gecesine…

İlk gecenin mutlusu Beşiktaş, Norveç takımı Sarpsborg’u çok iyi ağırladı, 3-1’lik skorla uğurladı.

İlk gecenin mutsuzu Fenerbahçe, Dinamo Zagreb’e 4-1 yenildi.

Konu dallı budaklı, geriye ileriye sarılacak nitelikte…

Sorular, “kombine kuyruğu” gibi uzun, günler öncesinden kuyruğa girmiş misali…

Sırayı bozan, öne geçen soruyu yanıtlamak da bize düşüyor:

Kim, kimi Fenerbahçe’nin başına getirdi?

Kongre üyeleri, Ali Koç’u…

Ali Koç, Fenerbahçe Sportif Direktörlüğü'ne Damien Comolli’yi…

Damien Comolli, Fenerbahçe Teknik Direktörlüğü’ne PSV Eindhoven ile sözleşmesi sürdüğü için tazminat ödenerek Phillip Cocu’yu…

“Eşantiyon soru” bizden, yanıt da sizden olsun:

Olumsuz gidişte asıl sorumlu kim?

Şu oyuncu şöyleydi, bu böyleydi üzerinden gidilirse, hiçbir olumlu sonuç elde edilemez. Elde edilen ise, kenera çekilenlerin okları başka yönlere, özellikle de futbolculara yöneltmeleri olacaktır.

Cocu ne olacak?

Taraftardan bir kesiminin sesine kulak vermek, o ses doğrultusunda iş yapmak ne ölçüde doğruysa, doğru denenin aslında o ölçüde yanlış olduğu kanıtlanmış olur.

*****

Fenerbahçe’nin, Dinamo Zagreb karşısında nasıl bir oyun düzeni vardı?

Cocu’nun ne/ler yapacağını maçı izleyerek görecektik.

Maçı izleyenler ne mi gördüler?

Cocu, maçı ekran başındakilerden daha iyi izliyordu!

Cocu, 8. resmi maça çıkılmasına karşın, “hazırlık maçı” havasından daha kurtulamamış.  Her maçın kendine özgü “taktikleri” olur, orası kabul, ama Cocu’nun yaptığı “Ya tutarsa”dan öteye gitmiyor. 

Eldeki malzeme iyi ya da kötü…

Önemli olan o malzemeyi en iyi biçimde değerlendirmek, sunmak… 

Cocu, maç öncesi söylediklerine bakılırsa, tarihinde ilk kez Avrupa’da boy gösterecek Akhisarspor’un teknik direktörüydü sanki:

“Avrupa Ligi de önemli bizim için. Orada edineceğimiz tecrübe bizim için kıymetli. (…) Fenerbahçe’yi, Avrupa'da göstermek istiyoruz. (…) İfade ettiğim gibi bu maçlar bizim Avrupa tecrübemiz açısından büyük önem taşıyor. Bir sonraki sezonu yansıtabileceğimiz bir tecrübe edindiğimize de inanıyoruz.” 

Birileri Cocu’ya öğretmeli:

Fenerbahçe, bir kent takımı değildir.

Fenerbahçe’nin bir an önce toparlanması, Cocu’nun “hazırlık maçı” havasından kurtulması gerekiyor. Ama görüyoruz ki, teknik direktörler, bir sonraki maça/ maçlara umudu taşır, o maçları bir “diriliş” maçı görürken; Fenerbahçe’de umutlar, beklentiler, gelecek yıla/ yıllara taşınıyor, erteleniyor.

Fenerbahçe ne zaman, nasıl düzelir?

“Nasıl”ını bilenler bilir; “ne zaman”a gelince, hele 10 hafta geride kalsın…

*****

Sona  Doğru…

Maçı izlemeyen Fenerbahçeliler üzülmesinler; çünkü izleseler daha çok üzüleceklerdi. Zaten 8 resmi maçın verileri üzüntü verici:

5 yenilgi, 2 galibiyet, 1 beraberlik…

24 Eylül Pazartesi günü, bu üç bölümdem biri artacaktır.

Önceki yazımızdan esinlenerek, Fenerbahçelilerin dile getirmekten korktuğu, Beşiktaşlıların gönüllerinde - özellikle Şenol Güneş’in-yeşerttiklerinin ne olduğunu getirelim sözü:

Kadıköy'de bir başka "güneş"in doğma kaygısı, korkusu, umudu…

Fenerbahçe’nin bir yenilgisi, Şenol Güneş’in “özgeçmişi”nde, “kariyer”inde yer alacak bir galibiyet, Nobel Ödülü’nden daha değerli olacaktır!

Son söz:

Bir kısım taraftar istedi diye, o istek doğrultusunda teknik direktör değiştirmek; futbolcu satmak, sahaya sürmek, kulübede oturtmak gibi işler yapılır, o bir kısmın dışındakiler yok sayılırsa, elden giden ipin ucu bir an önce ele geçirilmelidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder