10 Eylül 2018 Pazartesi

Lucescu, Olası Başarısızlığa Kılıf Hazırlıyor!

Duyduk duymadık demeyin, bugün İsveç’le resmi milli maçımız var.

Dün maç yayını olacak mı olmayacak mı sorusunun yanıtı yoktu, bugün var.

“Var”lar o kadar çoktu ki deşince altını karşınıza “yok”lar çıkar!

Umutlar sönük, yakınmalar alevli!

Bunu en güzel örnekleyen de Teknik Direktör Lucescu.

Maç öncesi yakındı da yakındı:

Teknik oyuncularımız var, oyunun kontrolünü tutacak, fizik gücümüz  yok.

Beğenilen, yurt dışına giden ama daha kendi takımlarında oynamayan oyuncularınız var: Cengiz, Çağlar, Emre Mor, Enes, Hakan…

Fazla oyuncu seçeneğim yok. 

Oyuncular, kulüplerinde 90 dakika oynarlarsa benim işim de kolaylaşır. 

Oyuncuların daha uzun süre almaları için teknik direktörleriyle konuşmaya çalışıyorum.

Kaleci yok, ne yapalım... 

Harun Tekin'in Fenerbahçe'de sürekli ilk 11 oynamasını bekliyorum. 

Lucescu, bizim siyasetin inceliklerini çok iyi kavramış!

Yetki kendisinde ama muhalif gibi davranıyor. İnsanımızı sadece siyasete bakış yönüyle tanıyor olmalı. İnsanımız aynı ama siyasette geçerli olan beylik lafların/ yakınmaların futbolda geçerli olmadığını daha anlamamış Lucescu.

İnsanımız, hele de iktidardaysa bağlandığı siyasetçi, ona kolay kolay sırtını dönmez, tersine el verir. Ama futbola gönül veren aynı insanımız bambaşkadır. Siyasette söyleneni beller, yineler; sıra futbola gelince uzman kesilir. Eline kimse su dökemez! Sert tepkisi de bundandır.

Lucescu’nun işi zor, ama aslında kolay da… Çünkü ayağına ta Barcelona’ya kadar gidildi. TFF Başkanı aldığı gibi getirdi, A Milli Takımı eline verdi. 

“Zor” olan, kendi becerisiyle ilgili… 

“Kolay” olanı ise, “siz zorladınız ben de kabul ettim” türü bir yaklaşım olmalı…

*****

Lucescu bu, teknik direktör değil, filozof!

Futbol tarihimize armağan ettiği “özlü söz”leri unutulmayacaktır:

“Köpekler istiyor, diye atlar ölmez.”
"Sadece aptallar fikrini değiştirmez.”

Lucescu, İsveç maçı öncesi, ”Beceremezsem Allah'a ısmarladık!” diyeceğini söylüyor. 

Beceremediğine kim karar verecek?

Beceremediğinde gitmeyi değil de, gönderilmeyi beklerken,  bu anımsatıldığında, ”Sadece aptallar fikrini değiştirmez.” der mi demez mi, bilemeyiz!

Lucescu bu, giderken mutlaka “özlü” bir söz armağan eder futbol tarihimize.

*****

Sona Doğru…

Lucescu, "UEFA'nın Finansal Fair Play kısıtlamaları" elini kolunu bağlamış gibi yakınıyor. 

Bu, umutsuzluğunun yansıması değil de nedir?

Lucescu umutlu değilse “millet” nasıl umutlu olsun?

Lucescu’nun 2024’ü hedeflemesi, “alınacak olumsuz sonuçlara aldırmayın, geleceğe bakın” türünden bir mesaj!

Ne demeli?

Son söz:

Lucescu, verdiği mesajla uzağı gösteriyor, umut dağıtıyor; ama aslında olası başarısızlığa kılıf hazırlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder