4 Eylül 2018 Salı

Başkasının İşine Karışmak, Bir tür Hastalıktır! (Futbol Yoksa, “Boş Laf” Var!)

Kişi vardır; sözünü geçireceği, dinleteceği birilerini bulamayınca, ilgi çekmek, özellikle çevresine göz kırpmak için, “üstüne vazife olmayan işler”e karışabilir.

Kişi, adam da diyebilirsiniz, en yakınında olanlara bile sözünü dinletemez. Dahası, azar bile işetebilir; az tanıkların yanında güç duruma düştüğü de olur. Bütün bunların yarattığı “iç bunalım”ı, kaba çizgileriyle tahmin etmek zor değil.


Olur olmadık tepkiler, “iç bunalım”ın “dışavurumu” olarak sayılabilir. Aslında bu durum, o kişinin verdiği “mesaj”, alkış aldığı sözleri, “geçici doyum” sağlamanın aracı olur.

En yakın çevresinde bile sözü dinlemeyenler, “doyum” sağladıkça, “iç bunalım”ını bastırdığını sanırlar.  Çevreden gelen “yalandan alkışlar”, destek, sabun köpüğü gibidir.

*****

Kendi içlerinde/ çevresinde sesi çıkmayan, sesinin kısıldığını düşünenler, büyük bir olasılıkla, dışa “mesaj”lar vererek, “Ben buradayım” derler. “Uçuk” sayılacak “söz”lerle,“tepeden bakan” bir üslupla kendilerini gösterirler. Adları biraz da, “ağzı laf yapan”a çıkmışsa, tutabilirsen tut!

Tutamazsınız; çünkü onların “zaaflar”ını bilenler, sorularla ağızlardan çıkan “cilalı söz”leri kolayca alırlar. “Alan memnun veren memnun” derler ya, işte öyle bir durum çıkar ortaya.

Sözcükler, konuşan ya da parmakları klavyede dolaşana karşı, kendilerine beğendirmek, öne çıkmak için büyük bir mücadele verirler. Kimi durumlarda, o “kötü sözcükler” yok mu, ortalığı dağıtmak, ağızdan/ klavyeden dökülmek isterler.

“Kötü sözcükler”e teslim olanlar, “iç bunalım”ın, bazen de “kin”in etkisiyle, “ipin ucu”nu kaçırdıkları için,  aslında ne olduklarını göstermiş olurlar. Oysa o “kötü sözcükler”i “yontmak” becerisi olmalı kişide.  Ayrıca, “iyi sözcükler”i, “kin”ine, “iç bunalımı”na kurban etmemeli kişi. Gün gelir, öyle durumlar olur ki, “iyi sözcükler”le anlatılanlar, “güvenilir” olma yitirildiği için, hiçbir işe yaramaz!

“Gök kubbede hoş bir seda” bile olmaz!

(Montaigne der ki: “Doğruluğun sınırları dışında olan iki farklı tutku vardır; öfke ve kin. Bu tutkular sadece işlerine akıllarıyla bağlanmayan insanların işine yarar. Doğru ve temiz işler hep ölçüsü ve ağır başlıdır. Ölçü olmayan yerde kavga, gürültü ve adaletsizlik vardır.”)

*****

Bir futbol köşesinde futboldan, futbol adamlarından söz etmemek olur mu?

Böyle cümleler, soru cümleleri, “onaylatma” anlamı taşıyan cümlelerdir. Bu soru cümlesinin yanıtı da, “Olmaz”dır. Yanıt böyle de olsa, anlatılanları dileyen dilediği gibi anlayabilir, yorumlayabilir, bunlara katkıda bulunabilir.

Bizim son söz olarak söyleyeceğimiz şu olabilir:

Futbola ara verildi; güç toplamak için çalışmalar başladı.
Futbol olmayınca, bir “boşluk” doğdu; bu da “boş laflar”la dolduruluyor.

(Bu yazı 03 Ocak 2013'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok, ikincisinde var.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder