30 Ağustos 2021 Pazartesi

Pereira, Fenerbahçe’ye Özlenen "Ruh"u Kazandırıyor!

Sakatlar çokmuş, bunun başında forvetler geliyormuş, hiç umurunda değil! 

Yakınmıyor, işine bakıyor, eli böğründe durmuyor, elindekileri verimli kullanma yolunu buluyor. 


“Kim?” demeye gerek var mı?


Pereira yerinde bir başkası olsa belki de sahada olanlardan kimileri olmayacaktı.


Sözgelimi gençlerden Muhammet, Arda ve Fatih’i duruma göre oynatıyor. 

Sosyal medya denen kesimin, kendini taraftardan sayanların sözüne, “istediğimizi getirir istemediğimizi göndeririz”, “o gitsin şu gelsin” havasında olanlara baksa, daha dün işe yaramaz, gönderilsin denen Ferdi, Tisserand ve Nazım’a oynama, takıma katkı verme zevkini tattıramaz/dı.


Eksikler, transfer konusundan söz edildiğinde de farkını fark ettiriyor.


Öyle bir fark ki, sihirli bir el değmiş gibi futbolculara… 


Bakmayın Pereira’nın elimde “sihirli değnek” yok dediğine. Var olan ama dışlanma/ harcanma noktasına getirilmiş olanları nasıl verimli oynatması gerektiğini bilen/ bulan olduğu için, elindeki “malzeme”yi en iyi/ yararlı biçimde kullanan olduğunu gösteriyor.


*****


Pereira farkı, fark ettiriyor.


Pereira, büyük gürültüyle, "uçaklar havalandı indi” gibi magazin havası verilerek geleni, geldiği gibi göndermek üzere bir kenara atılanın çok olan bir ortamdan kurtarma yolunda Fenerbahçe’yi…


İşe yaramaz deneni işe yarar yapan, işe yarayanı yaramaz durumdan kurtaran… Gerektiğinde “temizlik” yapan…


Ne için, hangi dürtülerle alındığı pek bilinmeyen, niye oynatılmadığı ya da gönderildiği pek açıklık kazanmayan futbolcularla “transfer şampiyonu” olmanın dışında ne kazandı Fenerbahçe?


Körüklenen umutlarla boşa giden yıllar…


Sadece yıllar mı?


Sosyal medya denen kesimde ahkâm kesen, “şu gelsin o gitsin” deyişleriyle, amaçları açısından ne idüğü belirsiz, Fenerbahçe’nin sahibi ya da kollayıcısı pozundakilerin dedikleri yapılıyormuş algısının tavan yapması garipti aslında…


Sorumluluk taşıyan ya da kendi gücüyle yol alan, “o ne der, bu ne der”i kafasından atamaz, değeri kendinden menkul kişilere bile değer verir, dediklerini yapma gibi bir yola girerse, düz yolda bile yolunu şaşıran olur.


*****


Pereira, farkı fark ettiriyor.


Pereira, futbolcusunu tribünlerin önüne atmıyor, taraftara “kurban” etmiyor. Bunun en somut örneği de, Adana’da ilkyarıda verim alamayınca, ikinci yarıda görev vermediği Samatta…


Pereira’nın Antalya maçında taraftarın Samatta’ya gösterdiği tepkiye yanıtını iyi okumak gerekir:


”Samatta aileden biri ve her zaman destek olmanız gerekir. O gerçekten çok çalışıyor, sahada savaşıyor. Ben de oyuncularımdan bunu görmek istiyorum. Gol atmasını isterdim ama gol dışında çok çalıştı. Aileden biri olduğu için aile bireylerinizi desteklemeniz gerekir.”


Bu sözlerden taraftara, buna ek olarak yönetime verdiği mesajı okuyabiliriz:


Bugün dün değil, eski alışkanlıkları bırakın!

Ben işimiz yapıyorum; herkes işini yapsın! 

Futbolcunun sahada kalıp kalmayacağına, ne zaman, hangi koşullarda kimin çıkıp kimin gireceğine ben karar veririm!


Samatta’yı taraftarın sevip sevmemesi ayrı, Pereira’nın bakışı ayrı…


Samatta’yla ilgili şu soruların yanıtı önemli:


Pereira, Samatta’yı skoru değiştirsin diye mi Valencia’nın yerine aldı?

Goller olmasaydı Samatta  “kurtarıcı" diye sahada olur muydu?


Fenerbahçe kazandıkça, Pereira’nın görev verdiği kimi futbolcuların beceri eksiklikleri geri plana itilir!


*****


Pereira'yla başladık, maçı unuttuk sanılmasın.


Pereira’ın ilk onbiri:

Altay Bayındır, Kim, Nazım Sangare, Marcel Tisserand, Attila Szalai, Jose Sosa, Ferdi Kadıoğlu, Luiz Gustavo, Muhammed Gümüşkaya, Valencia, Osayi-Samuel.


(Çıkanlar girenler:

63'te Valencia, Samatta; 67'de Kim, Serdar Aziz; 77'de Muhammet Gümüşkaya, Mert Hakan Yandaş ve Osayi-Samuel, Zajc)


Mesut Özil tribünde…


Niye?


Yanıt Pereira’dan:


"Mesut'un durumuyla sağlık ekibi ilgileniyor.”


Pereira’nın sahada görmek isteği bir takım vardı.


(“Bugün kulübün formasını taşımaktan gurur duyan, sahada koşan ve savaşan bir takım göreceğiz. Kendi oyunumuzu oynamaya çalışacağız. Tabii ki sonucu bilemeyiz…”)


Gel gör ki, Fenerbahçe önceki maçlarda gördüğümüz mücadeleyi sahaya yansıtmasına  karşın, ilkyarıda gol yoktu.


Fenerbahçe açısından boşa giden bir ilkyarı…


Fenerbahçe, ısınma turu attı sanki!


Ya Altay?


Aman gol yemeyeyim, yakalarsam atarım düşüncesiyle oynuyordu.


Ama ikinci yarı…


51. ve 55. dakikalarda gelen iki gol, maçın da skoru oldu.


(Ferdi, düştü kalktı, topa sahip oldu, topu sürdü, uzaktan güzel bir gol attı. Daha sonra, verdiği pası iyi değerlendiren Valencia'dan ikinci gol geldi.)


Gollerden sonra Mustafa Denizli’nin aynı anda yaptığı 3 değişiklik, sonrakiler, umduğunu vermedi.


İkinci yarıda Fenerbahçe’den önce Kim, sonra Ferdi sakatlandı.


(Fenerbahçe maçı olur da hakem/lerden söz etmemek olur mu hiç? 

Yaşar Kemal Uğurlu da, Fenerbahçe’nin önceki iki maçında düdük çalan arkadaşları gibi,  öyle yatıp kalkanlara yüz vermedi. İşin ilginç yanı, daha düne kadar Fenerbahçe maçlarında maçın önüne geçen hakem/ler, Antalya maçındaki yardımcıyı saymasak, geride kaldı.

Şimdilik, Fenerbahçe’de hakemlerden yana yakınma yok.)


*****


Sona Doğru…


Altay iki maçta 7 gol atmış, 1 gol yemişti; Fenerbahçe ise gol yememiş, 3 gol atmıştı.


Altay, Fenerbahçe’ye karşı oynayan başka takımlar gibi umutluydu. Gel gör ki umut, umut olarak kaldı. Çünkü Fenerbahçe, misafir olarak “umduğunu” değil, istediğini yedi!


Mustafa Denizli de yetiştiği takımın teknik direktörü olarak, bir zamanlar şampiyon yaptığı Fenerbahçe’yi ilk kez yenmeyi CV’sine yazdıramadı. 


(Mustafa Denzili’nin Fenerbahçe umudu, ikinci yarıdaki maça kaldı! Ama o maça gelen kadar, şampiyon yaptığı öteki iki “Büyük”ü yenerek CV’sindeki “boşluk”u onlarla ilgili doldurmak umudu hâlâ canlı!)


Fenerbahçe, Pereira’nın önderliğinde şimdilik iyi gidiyor.


Gelecek ne gösterir, göreceğiz. 


Ancak, şu ana kadar gördüğümüz, Pereira, mücadele gücü yüksek, topu yitirince elde etmekten vazgeçmeyen anlayışı yerleştirme çabasında:


“Benim için önemli olan takımın ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor olması.”


Biz ne biliyor, görüyoruz?


Son Söz:


Pereira, Fenerbahçe’ye özlenen "ruh"u kazandırıyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder