20 Ağustos 2021 Cuma

Muhammed Gol Attı, Formada Öpecek Arma Bulamadı!

Dilimizde iki olumsuz, cümleyi anlamca olumlu yapar.

Fenerbahçe’de forvet yok değil! (… var.)

Başkan Ali Koç, armasız formayı beğenmeyenlere kızmadı değil! (… kızdı.)

Fenerbahçe, sakatlık ve formsuzluktan sahada forvet, ilk Avrupa maçında ilk kez giyilen formada ise “arma” yoktu.

İki “yok”a karşın ne oldu?

Gol oldu, gol!

*****

Fenerbahçe, Helsinki karşında ne yapacaktı?

“Var”lar, forvet hattında “yok” olmuştu.

Forvet dışında gol atılmazmış havası kara bulut misali Fenerbahçe’nin üstüne çökmüştü. Zaten Fenerbahçe’de anlaşılmaz bir “alınganlık”, “kırılganlık” var/dır. Bu, “yok”larla iyice tavan yaptı!

Bugün gelecek, yarın gelecek demeler, forvet transferini bir bilenmez yapmıştı.

Taraftar kızgındı!

Oysa forvet denenin dışında da gol ayakları vardı/r.

Pereira, her şeyin “yok”lara bağlandığı ortamda, nasıl bir onbirle başlayacak, duruma göre, ne gibi değişiklikler yapacaktı?

Pereira, 55.-68. dakikalar arasında 4 değişiklik yapınca, işin farkında olanları bir kaygı almıştır, kuşkusuz! 

İyi ki bir aksilik olmadı. Çünkü 55’te Ferdi, 62’de Nazım Sangare ve Muhammed Gümüşkaya, 68’te 16’lık Arda Güler oyuna girince kulübede kaleciler Berke Özer, Ertuğrul Çetin kaldı.

Kulübe için yedeğe oyuncu yazamamak, hele bir Avrupa maçında, Fenerbahçe’ye yakışıyor mu?

*****

Maçta değişikliklerin amacı skora göredir.

Skor işine gelmeyince, taze ya da çevik kuvvet olarak, gol atacak ya da gole katkıda bulunacak oyunca sahaya sürülür.

Skor işine gelince, o ankini korumak için, iş sağlama alınır, daha çok, savunma ağırlıklı oyuncu yeğlenir.

Ya da güle oynaya kazanılan maçta, kimi oyunculara forma şansı verilir.

Dün Fenerbahçe’nin oyuncu değişikliklerine bakılınca, sakatlıklar dışında, skoru değiştirme amacı güdüldüğü görülür. 

Pereira’nın 55. ve 68. dakikalar arasında değişiklikleri, o dakikalara kadar canla başla mücadele edenlerle birlikte, Fenerbahçe’yi canlandırdı.

(Pereira, “yok”luktan Muhammed  ve Arda'ya ikinci yarıda şans verdi.

“Hem Muhammed hem de Arda kendilerini çok iyi hazırladılar. Kaliteli bir oyun sergiledikleri için mutluyum. Onlar genç oldukları için değil kaliteli ve karakterli oldukları için oynadılar." )

*****

Mesut Özil’in yerine oyuna girdikten 3 dakika sonra şahane bir gol atan Muhammed'in  gol sonrası görüntüsü sevindirici olduğu kadar, hüzün vericiydi.

Muhammed, takıma/ formaya bağlılığını göstermek isteyen her futbolcunun yaptığı gibi, armayı öpmek istedi. Armayı formanın sağında solunda, altlarda bir yerde aradı; forma üzerinde gezinen parmak uçları, aradığını bulamadı.

Niye mi?

Formada arma yoktu; çünkü üretici firma öyle buyurmuştu. Hangi akla hizmetse, formanın üstünde Puma’nın logosu, altında sarı lacivert renklerde küçük puntolu Fenerbahçe yazısı, altında irice AVİS yazılıydı.

Başkan Ali Koç, “armasız forma”ya tepki gösterenlere nedense çok tepkiliydi:

“Bence son yılların en güzel formasını açıkladık. Puma dünya çapında bir lansman yaptı. Bu sefer yaygara kopartıyorlar. Formanın ön tarafı tamamen logo, arka tarafta renkli logomuz var. 'Bravo Fenerbahçe'ye, dünya çapındaki bir lansman yapmışlar' demek yerine, eleştiriyorlar.”

O zaman soru kendiliğinden, asker bavulu misali düşüyor!

Galibiyeti sağlayan golü atan Muhammed, “ön tarafı tamamen logo” olan formada, o kadar aramasına karşın öpecek bir “şey” niye bulamadı?

Ali Bey niye “arma” demiyor da “logo” diyor, bir gazeteci belki bunu canlı yayında sorar.

*****

Pereira, forvet yokluğunda,  ortasaha oyuncusu Zajc'a şans tanıdı.

(Valencia ve Serdar Dursun sakattı. topun ağzındaki Samatta, kadroya alınmadı. Sinan Gümüş ve Thiam, gözden çıkarılmıştı; kadro dışıydı.)

Pereira;  Altay Bayındır, Tisserand, Serdar Aziz, Szalai, Osayi-Samuel, Sosa, Gustavo, Novak, İrfan Can Kahveci, Zajc, Mesut Özil  onbiriyle başladı.

Kapanan Helsinki’ye karşı, ikinci yarıda maçı çevirmek için, neler yapılması gerektiğini devre arasında oyunculara anlattıklarını söyleyen Pereira, tek goller de olsa amacına ulaştı.

Sabırlı olmak!

*****

Sona Doğru...

Sakatlıklar daha ilk maçlarda başladı.

İlk Lig maçında Adana’da Serdar Dursun, ilk Avrupa maçında İrfan Can Kahveci ve Novak…

İrfan Can, yakaladığı gollük iki fırsatı harcarken, ikincisinde hiçbir müdahale olmamasına karşın sakatlandı

Sakatlıkları “uğursuzluk”a bağlamak yerine nedenleri üzerinde durmak, çözüm yolu bulmak, daha doğru değil mi?

Son Söz:

Fenerbahçe, kendi içinde sorun yaratmadığı, dışa karşı bütün olarak karşı koyduğu zaman ilerler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder