23 Ağustos 2021 Pazartesi

Fenerbahçe, Pereira ile Farklı Bir Görünüme Bürünüyor!

Yazık mı olacaktı, yoksa yazık mı oldu?

Soru, soruyu açar: Neye, kime göre?

İşin içine gönülde yatan, “bana göre” girince, öznellik gelir başköşeye oturur. 


Antalyaspor, daha 40’lı saniyelerde kaleci Altay’ı geçip atacağı golün üstüne yatsa, Fenerbahçe’nin golünden saniyeler önce 1-0 öne geçse ya da yediği ikinci golden önce ayağa gelen fırsatı harcamasaydı, maç, o "olacaklar"ın biriyle bitseydi…


Maçın geneline, özellikle ikinci yarıdaki oyuna/ mücadeleye, Antalyaspor’un gol yememek, bir yakalarsam atarım anlayışıyla sahaya çıkılmasına bakılırsa Fenerbahçe’ye yazık olacaktı.


O zaman?


Sorunun ikinci bölümü kendiliğinden yanıtlanmış oluyor!


Fenerbahçe’nin iki golünün öncesi de ilginçti. Buna şans diyenler olur; bizim gibi, Fenerbahçe atacakken yiyordu, Pereira’nın aşıladığı “hırs”la, iş tersine döndü diyen de…


Antalyaspor, ilkinde gol atacakken Fenerbahçe attı; ikincisinde eşitliği sağlayacakken Fenerbahçe skoru 2-0 yaptı.


(40’lı saniyelerde Ghacha'nın sağdan ortasında topu ceza sahası dışında önünde bulan Güray’ın sert vuruşunda top, kaleci Altay'dan döndü.


88. dakikada Fenerbahçe'nin ceza sahasında topla üst üste iki kez buluşan Gökdeniz’in ilk vuruşunda top, kaleci Altay’dan döndü; ikinci vuruşunda ise uzak kale direğinin dibinden salına salına dışarı çıktı. 


90+2’ye doğru Antalyaspor’un atağında Fenerbahçe onsekizi içinde Antalyasporluların itirazına aldırmayan Halil Umut Mele, devam dedi, atak tersine döndü. Fenerbahçe, Mesut Özdil’in asistiyle Valencia’nın ayağından skoru 2-0 yaptı.)


*****


Pereira'nın değişik bir onbiri vardı:


Altay, Min Jae Kim, Tisserand, Szalai, Nazım, Gustavo, Sosa, Ferdi, Osayi, Muhammed, Samatta


Onbire bakan/lar, Mesut Özil’i yedekler arasında gördü. 


Kim bilir akıllardan neler geçmiştir?


(“Perşembe günü çok önemli bir maçımız var. Mesut’u dinlenip bu önemli maça hazır olması için bu maçta yedek soyundurduk.”)


İlk onbire takıldık kaldık ya; bir soru gelsin:


Şimdi varsayılım ki, bütün futbolcular sağlam olsaydı nasıl bir onbir olurdu?


Pereira, bu maçı da atlattığına göre, ilk onbiri oturtturma yolunda epeyce fikir sahibi olmuştur. Dıştan bakan, futboldan anlasa da, verim alındığı sürece Pereira’nın doğru yolda olduğunu düşünecektir.


Şimdilik diyeceğimiz: Pereira “fire vermeden” gidiyor.


*****


Fenerbahçe, kendi evinde cömert mi cömertti!


Cömertlik, Fenerbahçe’ye hiç yakışmıyor/du!


Özellikle geçen yıl, “ihtiyaç fazlası” gibi, puanları konuklara verdi de verdi!


Dünü düşünmek, Fenerbahçe'nin, 26. dakikada kaleci Boffin’in hatasından yararlanarak kazandığı golün iptal edilmesi,  geçerli sayılacak golün gelmeyişi, kaygıları artırıyordu.


(Halil Umut Meler, yardımcı hakemin bayrak kaldırmasına aldırmadı, gol oldu; sonra yardımcıya uydu, öncesinde faul var diye golü iptal etti.)


Oysa futbolcular ataktı, coşkuluydu, hırslıydı; buna karşın ataklar sonuçsuz kalıyordu. 


Ya Antalyaspor? 


Oynamaya değil, işi idare etmeye gelmişti!


Antalyaspor’un penaltı isyanı, gazetede “köşe”si, ekranda “pencere”si olan kimilerinin  penaltı demesi doğru muydu?


(EURO 2020’den itibaren uygulananan kural değişikliğine göre:


Bir oyuncu, takım arkadaşının eline/ koluna kazara top çarptıktan sonra gol atarsa iptal edilmeyecek. Ama top, golü atan oyuncunun kazara eline/ koluna top gelirse, gol iptal edilecek.


Kol vücuttan açılmışsa, top kola çarpmışsa, bu tür durumlarda, hakeme yorum hakkı verildiği için, hakem, kol açık olsa bile ihlal yok diyebilecek.)



*****


Sona Doğru…


Pereira’nın ikinci yarıda yaptığı değişiklikler, “taze kan” oldu. 


(Çıkan ve girenler: 

64’te Muhammet, Sosa ve Osayi; Mesut, Valencia ve Zajc.

73’te Ferdi; Serdar Aziz.

86’da Kim; Arda Güler.)


Oyuna girenlerden 16’lık Arda’nın da birkaç dakika sonra, Zajc’ın attığı gole katkısı var.


(89. dakikada, tepkilere karşın Pereira’nın sahada tuttuğu Samatta, yakaladığı topu onsekiz  yayı önündeki Arda’ya aktardı. Top, Arda’dan  Zajc’ın önünde kaldı. Zajc, affetmedi!)


Geç olsa de, 3 dakika içinde gelen 2 gol, sıkıntıdan bunalan, patlayacak olanları, birden rahatlattı.


Bir engel daha aşılmıştı, özellikle de kendi evinde kazanmanın tadı bir başkaydı!


Takımların daha oturmadığı ilk haftalarada “kese”yi doldurmak gerekir. 


Görülen o ki Fenerbahçe Pereira ile farklı bir görünüme bürünüyor!


Devamı gelir mi gelmez mi, göreceğiz!


Fenerbahçe “yok”ların takımı; ama üç resmi maçta gol yeme yok, atma var; bir de “yok”lar “var” olursa…


Son Söz:


Maçın geneline bakıldığında, “var”ken “yok” olanlar, kesinlikle alınacak denen forvet, kaçanları gole dönüştürürse, Fenerbahçe, gelene gidene duman attırır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder