14 Eylül 2022 Çarşamba

Rennes, Çok Sevinmesin; Çünkü Fenerbahçe, Auxerre Değil!

Fenerbahçe,  Avrupa Ligi’ndeki ikinci maçı için Fransa’ya uçtu.

Rakibi Rennes, adını kentinden alıyor.


Maç, 15 Eylül Perşembe günü, 29.778 kişilik Roazhon Park’ta, bizim saatle 22.00’de…


Fenerbahçe, kendi evinde uzatmalarda, 90+2’de nasıl güldüyse; Rennes de deplasmanda  AEK Larnaca karşısında, 94+4’te attığı golle güldü. 


Her maçta da  6 dakika uzatma vardı; maçlar, 2-1’lik skorla bitti.


Benzerlikler, “eşitlik” gibi algılanmaya elverişli!

Rennes, Fransa liginde 7 maçta 11 puan topladı; 13 gol attı, 7 gol yedi. 5 golü geçen pazarki maçta Auxerre’ye attı.


(Auxerre, Rennes’e gelene kadara 6 maçta 7 gol atmış, 11 gol yemişti. Bu maçta 5 gol yemesi şaşılacak bir durum değil. Maça, özellikle ikinci yarıya bakınca, Auxerre, moral vermek gibi bir görev üstlenmişti sanki!)


Fenerbahçe, fikstür gereği, geçen haftayı dinlenerek geçirdi.


Dinlenmek!


Bir avantaj görünse de, her dinlenme yararlı olmayabilir.


Dinlenmenin Fenerbahçe’ye yarayacağını umalım.


*****


Kendi grubunun iki galibi, yağlı güreşlerin dualaması “iki pehlivan çıktı meydane” misali başlama düdüğünü bekleyecek.


Galip gelen, geleceğe daha bir güven ve umutla bakacak.


(Halkı roman yoluyla eğitmeyi amaçlayan Tanzimat romancısı Ahmet Mithat Efendi’ye öykünerek:

UEFA Avrupa Ligi'nde 32 takım yarışıyor.

Her biri 4 takımdan oluşan 8 grup var. 

Takımlar 6’şar maç oynayacak.

Geçen perşembe başlayan maçlar, 3 Kasım’da bitecek.

Grup lideri, doğrudan son 16 turuna yükselecek.

İkinci bitiren 8 takım, Şampiyonlar Ligi gruplarından gelecek 8 takımla son 16 turu için play-off mücadelesi verecek. 

Üçüncü bitiren takımlar, Konferans Ligi son 16 play-off turunda yarışacak. 

Sonuncular evine dönecek.)


Fenerbahçe, Auxerre karşısında gövde gösterisi yapan bu Rennes’ten korkmalı mı?


5-0’lık skora bakarak soruyu yanıtlarsak yanılırız; çünkü farklı ortamlarda, farklı rakiplere karşı alınan skorlar genelleştirildiği zaman yanılma olasılığı yüksek olur.


Unutmayalım, skor dışında düşünüldüğünde her takım, rakibi için tehlikelidir. Öyle olmasına öyle de, bize sorarsanız, Fenerbahçe, girişte değindiğimiz sayılsal verilere dayalı ”eşitliği”, bunun yarttığı algıyı lehine değiştirme gücünde…


*****


Jesus, ne yapabilir ya da ne yapmalı?


Her zaman sorulacak soru şimdilik burada dursun, Rennes’i öne sürelim:


Bir maça bakarak karar vermek zor, yanılma olasılığı yüksek.“Yanılma olasılığı”nı düşürmek için, Rennes’ten çok, Auxerre’ye bakmakta yarar var. Auxerre, savunması bakımından kolay diyeceğimiz açıklar verdi; toplardan, dolayısıyla etkili mücadeleden kaçındı. Başkasını bilmem ya, bizim gördüğümüz bu. Bakış, görüş açımızı ters/ yanlı bulanlar olabilir.


Olsun!


Jesus’un elinde iki takıma yetecek oyuncu var. 


Ülkeleri, 21 Kasım - 18 Aralık 2022 tarihleri arasında Katar'da düzenlenecek FİFA Dünya Kupası’na katılacak yabancı futbolcuların Lig’de, özellikle de Avrupa Ligi’nde kendilerini gösterme düşüncesiyle daha bir canlı/ diri oynayacak olmaları Fenerbahçe için bir “avantaj” sayılabilir.


Oyuncu açısından sıkıntı çekmeyecek Jesus’un nasıl bir onbir yeğleyeceği önemli. Maçları biz/ siz izleyici, Jesus, teknik direktör gözüyle izlediğine, kadroyu Auxerre’nin güçlü/ güçsüz yanlarına göre kuracağına göre, sahaya bakmak gerecektir.


Jesus, oyunu nasıl okuyor, müdahalelerini, yani yer ve oyuncu değişikliklerini nasıl yapıyor?


Gördüğümüz kadarıyla, Jesus, gol yedikten sonra, bir başka deyişle skoru yeterli görmedi mi, başlıyor değişikliğe …


Teknik direktörü bu işten anlamaz diye, ona kendi isteklerini kabul ettirmek, yönlendirme iddiasında olmak, spor yazarlarının ya da spor üzerine konuşanların temel koşulu sanki!


Sözgelimi, ilk onbirde "şu olmalı, şu olmamalı"; "şu bölgede şu ikisinden biri olmalı, onun yanında şu olmalı" yollu yaklaşımlar…


(Bakıyoruz, takımlarına gönül verenler de, yazıp çizenler, ekranlardan başını uzatanlar gibi düşündüklerinden, bu kez de taraftar teknik direktörü yönlendirmeye kalkıyor. Maç içinde, sahadaki çıksın, kulübedeki girsin diye tempo tutmak, slogan atmak, bu işi ben daha iyi bilirim demenin bir sonucu!

Bazen hak verilen bu durumu, ne yazık ki teknik direktörler yaratıyor. Sahada yerinde verimli olmayanı yer değiştirmek, olmadı kulübeye çekmek yerine sahada tutmak, tepkilere, sese kulak verilince de, sahada kalanlara olumsuz etki yapıyor.)


Takımın taktik gereği oyun tarzına bakarak, teknik direktörle için kullanılan “korkak”, “cesur”, “futbolu öldürüyor” gibi sıfat, yakıştırmalarla nitelemeler düşüldüğünde, kimse Jesus’a “korkak” diyemez.


“Cesur” olmak, önünü ardını düşünmeden son darbeyi vurmak için oplu olarak taarruz etmek gerekmiyor. Cesurluk, aynı zamanda akıllı oynama, tahmin edilemeyenin sahaya sürülmesi, hele de skora etki ettiyse, demektir.


Gelelim “Jesus”lu soruya:


“Ne yapabilir?”i anlayan anlamıştır!


“Ne yapmalı?”ya gelince, yapılan, maç bittiğinde, skor olumluysa “Doğru!” diye alkışlanacak, değilse “Şunu şunu yapmalıydı” diyenlerin “atışları”yla eleştirilecek!


*****


Sona Doğru…


Fenerbahçe, Fransa’ya uçarken düşünmek!


Önemli bir maç öncesi, alınan farklı skor, bundan yararı olanın başını göğe erdirebilir. Bunun tersi de mümkün! Baş, tepeden bakmaya başlayınca, o başı önüne eğdirmek kolaylaşır! Bir de bakmışsınız, benzerine ulaşmak için kendinden geçen, kendine güvenen, önceki sevinçle yoğrulandan eser kalmamış.


Önceki sevinç, coşku; sonrakinde hüzünle yer değiştirebilir!


Olur mu?


Olur da olmaz da…


Olasılık işte! 


Örneği var mı bunun?


Yoksa da olsun!


Son Söz:


Rennes, çok sevinmesin; çünkü Fenerbahçe, Auxerre değil!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder