2 Ekim 2021 Cumartesi

Fenerbahçe Bir Var, Bir Yok!

“Sürekli 3’lü defansı duyuyorum. Ama futbol bu değil. Sistem değil, önemli olan dinamiklerdir, futbolcular arası nasıl bir ilişki yarattığınızdır. Dizilişiniz, maça nasıl başladığınızdır. Ama (diziliş) defans ve ofans anında, pres yaptığınızda, geriye çekildiğinizde farklılıklar gösterir. İnsanların bunu saatlerce neden konuştuğunu anlamıyorum. Önemli olan davranışlardır.” 

Olympiacos maçından bir gün önce Pereira’nın açıklamalarından bir bölüm bu.


Önemli olanlar neler?


“Dinamikler”, “davranışlar”…


Diziliş,  “defans, ofans, pres, geri çekilme”de farklılık gösterir.


Pereira, dediklerini Olympiacos maçında da uyguladı mı?

Olympiacos, Fenerbahçe’nin yapması gerekeni yaptı. 


Fenerbahçe, taraftarının önünde de oynamanın etkisiyle, bir an önce sonuca gitmek için, kendine biçmesi gereken rolü, Olympiacos’a devretti!


Fenerbahçe’nin aldığı sonucun kötü olduğu söylenebilir. Fırsat yakalamada ya da tepmede Fenerbahçe öndeydi. 


Olympiacos iyi, Fenerbahçe kötü oynadı demek, sadece skora bakanlar için doğrudur. 


Olumsuzluktan yola çıkarak gösterilen anlık tepkiler, daha çok, tepki gösterenlerin duygusal diyeceğimiz yapısıyla ilgilidir.


*****


Fenerbahçe bu, dertsiz yaşayamaz!


Dün başka, bugün başka!


Dünkü oyun anlayışını bugün rakibi uyguladığında, ardından başarısızlık geliyor.


Kendi sahasında, topu rakibe verip, ”al oyna demeyi”, tribünleri düşünerek diyemiyor; çünkü bir an önce sonuca gitmek, sonrasında üstüne yatmak, yavaş yavaş kafalarda yerleşince, sıkıntı başlıyor.


Bu döngü ne kadar sürecek, Allah bilir! Ancak bizim bildiğimiz, en büyük tehlike, tribünlerde…


O tribünler ki takımı ateşler, skor, beklendiği gibi olmasa bile, etkili oyunun hatırına, takım tribünlere çağrılır, alkışlarla soyunma odasına uğurlanır/dı.


Niye “uğurlanır” demekti de “uğurlanır/dı” dedik.


Dediğimiz dünde kaldı da ondan.


Ama şimdi, kaç yıldır, tribünler tam bir “fren"; rakipten daha azılısı… Rakipler rahat, hakemler rahat; televizyon başındakiler kaygılı…


Tribünler “barut fıçısı”…


Öyle bir sevgi var ki, başkasını sevme değil de kendini sevme, kendini düşünmeye dayalı…


*****


Tepki gösterenlerle, tepkiyi aşırı/ yerinde bulmayanların dilinde, karşıtlık içeren sorular var:


Müşteri mi taraftar mı?


Taraftar mı seyirci mi?


Bu sorulara yanıt bulmaya kalktığınız zaman kendinizi ortadan yarılmış karpuz dilimlerden biri gibi bir yana savrulmuş bulursunuz!


Uzun yıllardır Fenerbahçe maçlarında olanların, bazen kimi futbolcuları, bazen yenilsin diye takımı protesto etmelerin  süreğenleştiği görülür. 


Taraftar/ seyirci, son birkaç yıldır, büyük beklentiler içine sokulunca, umut pompalanınca, oyalanınca, transferlerdeki “kalite”ye, sahadaki etkisiz oyuna bakınca, tepkide “çizme”yi aşıyor!


Tepki, tepki, tepki…


İyi de asıl tepki kime, hangi adrese gösterilecek?


Futbolcuya mı, futbolcuyu “en iyisi” diye getirene mi?


Gel de işin içinden çık!


*****


Sona Doğru…


Fenerbahçe, eskiden de yenilirdi; yarın da beklenmedik yenilgi alacaktır.


Ama yenilmeden yenilmeye fark var.


Yenilgiye, puan yönünden olumsuzluğa karşın, etkili, göze hoş gelen oyun varsa, tepki unutulur, yerini sadece hüzne bırakır, umut yitmez!


Ama bugün…


Etkili oyunu, mücadeleyi göremeyenler, tepki koymakta gecikmiyorlar.


Taraftar şunu yapmalı, bunu yapmalı gibisinden öneriler doğru olsa da, bu konuda yönetimin çözüm üretmesi/ bulması gerekir.


Yarın Kasımpaşa maçı var.

Tepki görenlerden biri, -oynarsa- gol attığında daha dün ıslıklayanlar ne yapacaklar?

Hele gol, en sıkışık zamanda gelirse…

Şimdi beni alkışlamak zorunda bırakıyorsun diye, yine “yuh” mu çekilecek?

(O kadar futbolcu geldi gitti, yeni yılda da gelecekler olacaktır. Öyle saha dışında “ben şöyleyim, ben böyleyim” palavralarıyla poz veren değil, sahada tribünleri ayağa kaldıran futbolcu geldi mi?

Geçen sezon, taraftarımız olsaydı kendi sahamızda bu kadar puan yitirmedik diyenlerin boş konuştuğu görülüyor.)

Tepki gösterenlere kızılsa da, taraftarın oylanmasına ne diyeceğiz?

Son söz:

Dün, dünde kalsın, yarın yeni bir gün, futbolseverler, hiçbir şey olmamış gibi stada koşar, televizyon başına geçer mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder