1 Mart 2018 Perşembe

TFF’de Keyfilik Sürüyor: Fernandao’yu Kurban Seçmek!

TFF, özerk bir kurum!
Sıra uygulamaya gelince, “özerklik”, sizlere ömür! Böyle olunca da “keyfilik”, başını almış gidiyor. TFF Başkanı, “başkanlık sistemi”nin verdiği güçle dilediğini dilediği yere atıyor, istemediğini defterinden siliyor.

İnanmayan, “Google Dede”ye başvursun.

“Google Dede”, sizi hemen, istifa ettiği için TFF’nin eski yöneticisi olan Yaşar Aşçıoğlu’yla tanıştırır. TFF’de işlerin nasıl yürütüldüğünü ondan bir çırpıda öğrenirsiniz:

“Kurullara kendi maaşlı hukukçularını yerleştiren Başkan, kurullardaki bütün hukukçu üyelerden istifa dilekçelerini toplayarak istifa tehdidiyle talimatlara aykırı, adaletten yoksun yanlı kararlar çıkmasını sağlamıştır.”

“PFDK denilen unsur… (…) Hepsi talimatla ceza veriyor. (…) Diyor ki Aziz Yıldırım'a şu kadar ceza verin o kadar ceza veriliyor. Caner'e verilen 6 maç ceza gibi…’’

(Bir zamanlar, bir PFDK Başkanı’nın istifa ettiği haberi vardı. Oysa istifa falan yoktu; göreve başlamadan alınan istifa dilekçesi işleme konmuştu. Çünkü “Aziz Yıldırım’a şu cezayı ver.” denen Başkan, bu “talimat”a uymamıştı.)

*****

TFF, özerk bir kurum!.

Oysa 2 F’si açısından, yıllardır yaşananlara bakıldığında, “özerlik” adı altında bütün “keyfilik”leri barındırıyor. 

Barındırmak, bir başka deyişle sürdürmek…

“Boşluk”tan, ortamdan yararlanmak…

Biliyoruz ki, doğa, boşluk kaldırmaz; boşluk, bir başka şeyle doldurulur.

“Boşluk”u dolduranlar mı?

TFF’nin belge (!) sağlayıcılarının getirdiklerini ceza maddelerine sokarak, cezaya çoğunluk oyuyla hükmeden ve o kurullara egemen olanlar…

Ya bunlardan yararlananlar?

Reklamlar…

(Bir zamanlar ÖYM’ler, onlara bağlı “özel ve yetkili” sıfatı taşıyan kamu görevlileri vardı. Bir başına buyruk olanlar… Zaman içinde bunların “kumpas”larda başrol oynadıkları görüldü. Kaçanı kaçtı, kaçmayanı şimdi içeride, yargılanıyor. Kaçmayanı da var; fırsat buldukça dünün özlemiyle boy  gösterenleri de…)

*****

TFF, özerk bir kurum!.

“Özerklik”, uygulamada “keyfilik” oluyor.

Verilen cezalar, benzer durumlarda görmezden gelinmeler, “ayna gibi” ortada…

Adamına göre davranma, vazgeçilmez ilke; siyasete egemen olan bir deyişle, “kırmızı çizgi”….

Sözgelimi Milli Takım kaptanı olan futbolcuyu düşünün. Havada, teknik direktörünün gözü önünde ona ve onu çıkış yaparak  TFF yöneticilerine, “Seni bu uçağa koyanın…” diye ana avrat saydıranı…

Futbolcu, “milli” olunca, küfrü de “milli” olacaktır kuşkusuz!

Ne mi oldu?

Ödül verme niyetine yeni teknik direktör, Barcelona’ya futbolcunun ayağına kadar gönderildi ve o “milli kahraman”, bıraktım dediği Milli Takım’da top koşturdu.

Bu kadar mı?

Hakemler “o… ç” diye teknik direktörün küfrü de “övgü”den sayıldı.

Gol sevinci yaşayan futbolcuların o “görkemli hareketleri”, sözgelimi Melo yapınca, “ulusal”/ “yerel” danstan sayılmıştı. Yerlilerinki de coşkunun verdiği “görsellik” olarak…

Benzer hareketi, Gomis, gol atmanın verdiği coşkuyla, daha çok, kendi evinde yapıyor. 

Alkış üstüne alkış!..

Başka yapanlar da var.

İnanmayan “Google Dede”ye başvurur. Uzağa gitmeye gerek yok, son maçlarda olanları, görüntülü olarak, kendi gözleriyle görür.

Gel gör ki, kabak Fenerbahçeli Fernandao’nun başında patladı.

Gelsin iki maçlık ceza…

(Neyse ki, Tahkim Kurulu, cezada indirim yaptı; Fernandao, pazar günü sahada olacak.)

“Niye?” diye sormayın canım!

“Talimat”, öyle geldi!

(Ah, Fernandao, ah!. Golleri sıralamanın zamanı mıydı? Sakattın, formsuzdun, ne de güzel dinleniyordun! Birden dirildin, gollerin gelmeye başladı art arda. Şimdi, “istiharat zamanı” dediler sana. Üzülme, bir başka biçimde sevinseydin “talimat” ve “talimat”a uyma gereği, yine “istiharat” edecektin! Suçun, sen de biliyorsun, oynadığın yer…)

*****

Sona Doğru…

TFF, özerk bir kurum!.

“Özerklik”, uygulamada “keyfilik” oluyor.

Doğrusu, çoğunluğu elinde tutanlar, elinden tutulan oldukları için olmalı, istenen kararları rahatlıkla alıyorlar. Böyle olunca da ötekiler zan altında kalıyor.

Aslında olması gereken ne?

Adil olunması, aynı eyleme aynı cezanın verilmesi ya da verilmemesi…
Adalet ancak böyle sağlanır.

Oysa ortada “Ben yaptım oldu”, “Ben yaparım.”, “Ben babamı bile dinlemem.” dayılanması, doğru iş yapıyor, hak yemez havası var.

Öyleyse?

Son söz:

Milletin gözü önünde yaşanan sayısız örnek olmasına karşın, onları görmeyip, Fernandao’nun hareketini cezalandırmak, tam bir “keyfilik”tir.

ttps://www.facebook.com/turgutcelik
https://twitter.com/#!/turgutcelik
turgutce@yandex.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder