3 Mart 2018 Cumartesi

TFF'de “Gür” Ses: Yine Olsa Yine Yaparım!

Kişi, pişman olmadığını vurgulamak için bazen böbürlenir:

“Yine olsa yine yaparım.”

Gündelik yaşamın her alanında gördüğümüz böylesi böbürlenme, kendine aşırı güvenme, kısacası “Kimseyi dinlemem, takmam” diyeceğimiz söylem...

Böbürlenme, bazen herkesin gözü önünde yapılır, bazen de kapalı kapılar ardında…

Herkesin gözü önünde yapılan dendi mi, konumuz futbol olduğuna göre, Fatih Terim akla ilk gelen olur.

(Anımsayalım:
Fatih Terim’in, görevine son verilme nedeni olan, Alaçatı’daki o kebapçı baskını girişimi vardı ya…
Fatih Terim, yaptığından pişman olmadığını, ne kadar haklı, yürekli olduğunu göstermek için gürlemişti:
“Yine olsa yine yaparım.”)

*****

Herkesin bildiğini anımsattık. 

Bilmeyen ya da inanmayan varsa, açıp “Googoll Dede”ye sorar, hem yazılı hem sözlü öğrenir.

Dedik ya, bir de kapalı kapılar ardında söylenenler vardır. 

Toplum önünde açıkça söylemeye yüreği yetmeyen birinin ağzından çıktığını varsayarak, kurmacasal bir metin oluşturmaya ne dersiniz?

Görkemli bir mekân…

Üç konuk, temsil ettikleri kuruluş adına, dert yanmaya gelmişler. Usulden hal hatır sorulur; kahveler yudumlanır.

Konukların kişisel bir beklentileri yoktur. Elçidir onlar. Dertleri dile getirir, yakınır, çözüm isterler. Somut, ama olumsuz örnekleri masaya yatırırlar.  Yakınmalarının kaynağı, ağırlanan “mekân” olduğu için, çözüm de oradan beklenir.

Dereden tepeden konuşulur!.

Söz, gerçeği yansıtmayan temsilci raporlarına gelir. Konuklardan biri, tribünden koro halinden yükseldiği söylenen, aslında olmayan bir küfürle ilgili verilen cezadan yakınır. Sözü, olmayanı raporuna yazmayan temsilciden niye ek rapor istenmesine getirir.

Reklamlar niyetine!

(Kısa reklam/ spot:

Temsilci kimdir?

“Görevli olduğu müsabakalarda; Federasyon adına stat içi - stat dışı ve oyun alanında müsabaka öncesi, sırası ve sonrasında müsabaka organizasyonunu talimatlara uygun işleyişi bakımından denetleyen ve durumu Federasyon’a raporlayan görevlilerdir.”

Ana Reklam: Defterden Silmek…

Temsilci, elde ettiği verileri, iddia edilen görüntüleri inceler, ek raporu, ilkine benzer yazar.
Sonrası mı?
Malum, o temiz raporu yazan temiz temsilci "defterden" silinir.
Başka?
Olmayan, bir başka yolla açılır.
Ek rapor da ne ola ki?
Bilinir ki, ek rapor isteme, bir mesajdır:
Leyhte ise aleyhte, aleyhte ise lehte olsun.
Deneni yapmayan, "defterden silinme”yi göze alır.)

Kaldığımız yerden sürdürelim:

Yakınan kişi, yapılanların doğru olmadığını söyleyince,  “eli” güçlü birinin “gür” sesi çınlar:

“Yine olsa yine yaparım.”

Bu ses, zaman zaman çınlar!

Söz sözü, konu konuyu, soru soruyu açar!

“İstifası istenen temsilcileri kim seçti?”

Seçenden değil de, “Yine olsa yine yaparım.” diyenden gelir yanıt:

“Sarı Çizmeli Memed Ağa’nın oğlu bilmem kim…”

“Yenilerini kim seçti?”

“Yine o!"

“Araştırdı mı, ya onlar da...”

"Referansları sağlam?”

“Kimler?”

“Bakanlar, milletvekilleri, tanınmış işadamları, bürokratlar…”

*****

Demeç vermekle olmuyor.

Özellikle MHK kaynaklı olumsuzluklar, keyfilikler başını almış gidiyor. 

Her hafta, daha da azgınlaşan olumsuzluklar...

Yanlıştan dönen yok; yanlışlar, "geleneksel hal" almış.

TFF temsilcileri, kamuoyunun gözünün içine baka baka “uyduruk” rapor/lar yazıyorlar.

Sonra?

O raporlara dayanarak gelsin cezalar… 

Fenerbahçe yönetimi dayanamadı, en sonunda, 25 Şubat’ta oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçının “temsilci”lerinin hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Çünkü baktılar ki, herkesin gördüğü, raporlara tersinden yazılıyor. Tepkiler, sıradan olunuca, işi azıtıyorlar.

Yani?

Tepedeki ne istiyorsa, ona uygun yazılıp çiziliyor.

(Temsilci, kalkıp da, şu şu benden şöyle rapor yazmamı istedi, ben de yazdım mı diyecek? Onu diyemeyeceği için, “görmez rolü” oynayacak, kendini inkâr edecek. Sorumluluk duyan biri, zaten, olmayanı yazmaz; olanı da yazmazlık edemez.)

Siz bakmayın, “Yine olsa yine yaparım” diyenin böbürlenmesine, kapalı kapılar ardında kendine “pay” çıkarmasına. Aslında dediği şu:

“Yine olsa yine yaptırırım” ya da “…. yaptırtırım.”

[Biraz Dil Bilgisi:

“Geçişli eylem”, kimi yapım ekleriyle  bir daha, bir daha “geçişli” yapılabilir. Hepsinde de “özne” aynıdır; ama anlam farklıdır.

O raporu A, yazdı. (yaz-dı, işi yapan, A.)
O raporu A, yazdırdı. (yaz-dır-dı, işi yapan, A’nın dediği.)
O raporu A, yazdırttı. (yaz-dır-t-tı, işi yapan, A’nın dediğinin dediği.)

Yani?

Sözü, atalarımızın ağzından alalım:

O, ona buyurmuş, o da kuyruğuna.]

*****

Sona Doğru…

“Yine olsa yine yaparım.” 

Böyle diyen, böbürlenen, bir kurumda sorumluluk taşıyorsa, demek ki, görev kusuru işliyor. Bunun yanında, “kusurlu” hakemi ödüllendirerek, altındakilere “Anlarsınız ya…” ile  mesaj veriyor. Mesajı almayan ya  tehditle yola getiriliyor ya da “defterden" siliniyor. Kişilikli/ karakterli olanların boşluğu, tersinde olanlarla dolduruluyor.) 

Biliyorum, sıkıldınız; çünkü Fatih Terim’inki “belgesel”, öbürü ise kurmacasal…

Gerçeğin, kurmacasala dönüştürüldüğüne inanan varsa, ben çekiliyorum aradan, buyrun söz onda!

Son söz:

“Bugün de olsa yine yaparım” diyen, kendinde hiçbir zaman olmayacak, ama başkalarının verdiği güçle yapacağını yapacak; işi bittikten sonra, yapmak zorunda kaldım  ya da orada bulunmanım gereğini yerine getirdim, diyecek.

ttps://www.facebook.com/turgutcelik
https://twitter.com/#!/turgutcelik
turgutce@yandex.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder