25 Kasım 2021 Perşembe

Fenerbahçe, Başarının Dirençli Oynamaktan Geçtiğini Kanıtlamalı!

Art arda gelen 4 yenilgi ve 1 beraberlik, Fenerbahçe’yi TL misali değer kaybına uğratmıştı!

“Kayıp”, Galatasaray galibiyetiyle birden unutuldu; sonraki maçlar için “yükseliş”in işareti sayıldı!


Hemen, “soru çengeli”nde bir soru sallanmaya başladı:


Fenerbahçe’ye sistem değişikliği mi kazandırdı, yoksa dirençli oyun mu?


Futbolla içli dışlı olanlardan çoğunun yanıtı “Evet” oldu.

Soru, Galatasaray maçından öncekilerin yarattığı “çöküş”ü, sevinç patlamasıyla birden unutan, umutları yeşerenlerden “Yok” diyecekleri bile “Evet” demek zorunda bıraktı!


Soru soruyu açar; sorulardan kaçış yoktur!


Her olumlu/ olumsuz gidişi sisteme bağlamak ne ölçüde gerçekçidir?

Sistem denen, “kutsal metin” değil ki hiç değişmesin?

Sistem içinde yerleri belirlenen oyuncular, nöbet tutan asker mi ki ikinci bir emre kadar yerinden ayrılmasın?


Sistem dediğimiz dizilişin maçın bütününde değişmeden süreceğini söylemek, laftan öteye geçmez. 


Galatasaray galibiyetini, sadece 3’lüden vazgeçip, 4+3+3’e bağlanmanın verimi/ başarısı diye düşünürsek yanılırız. 


Galatasaray’ın ataklarını kesmede savunmanın, sözgelimi özellikle Kim ve kaleci Berke’nin gollük girişimlere müdahalesi, Galatasaray savunmasının yenen gollerde “tekleme”si, nasıl göz ardı edilebilir?


Ayrıca, 3 puanı getiren gole bakarak, önceki maçlarda direklere takılan Fenerbahçe’nin bu kez “direk şansı”nı göz önünde tutmalıyız.


Fenerbahçe’ye dirençli, inançlı oyun kazandırdı. 


******


Başkan Ali Koç, Galatasaray maçında Pereira’nın “3’lü”den vazgeçeceğini, oyunun Mesut Özil’in üzerine kuracağını günler öncesinden söylemişti.


Mesut ne yaptı?


Mesut, şimdiye kadar görmediğimiz direnci, isteği, ayakta kalışıyla kendine geldiğini gösterdi. Buna bakarak, maçı Mesut kazandırdı demek olmaz. Mesut; güreşçi, boksör, atlet… değil ki başarıyı tümden ona yükleyelim. Başarıyı tek bir futbolcuya yükleyenlerin de “dar” düşündüklerini söylemek bir görevdir.


Takım oyunlarında kendini ya da bir futbolcuyu öne çıkaranlar, yaptığı işin ya da futbolun felsefesinden habersizdir. Habersiz değilse, bunu bilinçli yapıyor, sonuçta kendisine bir “pay” çıkarıyordur.


Galatasaray maçı sonrası, gerek futbolcularda, gerekse taraftarlardaki aşırı coşku, kimilerine göre abartılı ve gereksiz görülebilir. 


Kuşkusuz, bir maç kazanmakla 3 puandan fazlası gelmedi ama Fenerbahçe’ye aşırı bir moral geldi. 


Önemli olan Fenerbahçe’nin, Fenerbahçe’den 3 puan koparan Anadolu takımları gibi, sonraki maçta/ maçlarda gevşememesi… 


Yarın bir başka takımları yenmekle de 3 puan gelecek, ama coşku sıradan olacaktır.


(Kazanılan hangi maç olursa olsun, öne futbolcular çıkmalı, yöneticiler geride durmalı. Yöneticiler, takımın hakkını koruma, savunma görevini üstlenmelidir. Bu da öyle, dışa "mavi boncuk" dağıtmakla, lafla değil; “vurdu mu ses getiren” türden olur.)


*****


Fenerbahçe’de birkaç zamandır, bir “moda” var!


Maç biter bitmez, Fenerbahçe’nin galibiyetine hakem eleştirisi üzerinden gölge düşüren Galatasaray başkanının sözlerine yanıt vermek varken, “fikirlerine saygı duyma”yı görev edinen sözcü Erol Bilecik, bakın, ne dedi:


“… kendini Fenerbahçeli ilan eden ama Fenerbahçe’nin başarısızlıklarından gerçekten medet uman, mutlu olan insanlara da eleştirilerimi göndermek isterim.”


Erol Bey, eleştirel yaklaşanları, 2017-2018 seçim sürecindeki  “köstekçi”ler gibi sanıyor. Eğer, “sevinenler”den, Ali Bey’in deyişiyle, “... seçimlerde bana oy vermiş olan, ‘nasıl olsa Aziz Yıldırım’ı deviremeyiz ama Ali Koç’u deviririz’ zihniyetiyle destek olmuş” dediklerini ima ediyorsa haklıdır.


(Fenerbahçe yöneticiler gözlerini “dış”a çevirmeli! 

Dün Kulüpler Birliği’nde “garip” bir karar alındı.

“Hakem eli”yle skor belirlemelere tepki göstermek varken, ilkyarının kalan 6 maçıyla ilgili hakemler hakkında konuşmama kararına ortak olmak akıl kârı mı?)


*****


Sona Doğru…


Bugün gözler Olympiacos maçında…


Fenerbahçe,  gruptan çıkabilme umudunu sürdürmesi için maçtan 3 puanla ayrılmalı.


Pereira'nın dünkü değerlendirmesi, sistem tartışmalarına takılanlara ders verir gibi:


Takımı birçok sistemde oynayabilecek şekilde hazırlamaya çalışıyoruz. Farklı takımlarla oynuyoruz, dolayısıyla bizim için 3'lü ve 4'lü aynı anda oynamak, rakibe göre taktik belirlemek önemli. Atak anında ve ofans anında farklı sistemler sergileyebilirsiniz. Futbolun geleceği bu. Yarınki tercihimizi görmek için yarını beklemeliyiz.” 


Son Söz:


Fenerbahçe, skorların “sistem”den  kaynaklanmadığını, başarının dirençli ve inançlı oynamaktan geçtiğini bugün kanıtlamalı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder