30 Kasım 2020 Pazartesi

Beşiktaş da Muradına Erdi; Kadıköy’ün Büyüsünü Bozdu!

"Fenerbahçe galibiyeti tarihi bir zafer değil, kazandık ve bitti.”

Beşiktaş’ın ilk iki golünü atan, ilkyarıda ele avuca sığmaz ama ikinci yarıda etrafı seyreden Aboubakar, geride kalan maça böyle bakıyor.


Aboubakar, ya çok hoşgörülü, incitmeden yana değil, ya da Beşiktaş’ın 15 yıl aradan sonra Saracoğlu’ndan/ Kadıköy'de galibiyet aldığını bilmiyor. 


Aboubakar, ağzından çıkanların çevirisi gerçekten böyleyse, dediğiyle kalacaktır. Ama her Beşiktaşlı, sonuçta, bunu “zafer” olarak görecektir.


“...kazandık ve bitti”ye gelince…


40 maçlık Lig maratonda, kalan 30 maçın neler getirip neler götüreceği belli değilken, sonraki maçlara bakmak gerektiğini, bir maç kazanmakla bundan sonrasının güllük gülistanlık olamayacağını anlatması bakımdan önemli bu.


Beşiktaş için galibiyet “tarihi bir zafer” değilse, Fenerbahçe için de “tarihi bir yenilgi” olmaması gerekir.


15  yıllık bir “kendi evinde yenilmezlik unvanı”nın yitmesine Fenerbahçe taraftarı, önce Galatasaray’ın sonra Trabzonspor’un “yenilmezlik unvanı”na son vermesini düşünerek, bunu içlerinde en güçlüsünün Beşiktaş olduğuna yormalı!


Bilmem, bu yorma, bir teselli olur mu?


(Galatasaray 20, Trabzonspor 23 aradan sonra Kadıköy’de 3-1’lik skorlarla galibiyet gördü. İkisini de Ersun Yanal yaşattı. Beşiktaş'ınki de Erol Bulut’a nasip oldu!)


*****


Evet, Beşiktaş kazandı, bu maç beklenmedik biçimde “hüsran”la bitti.


Lig maratonu önümüzdeki aylarda daha zorlu geçecek.


Hem sıkışık maç takvimi, art arda gelecek maçlar, hem de mevsim gereği kötü hava ve saha koşulları…


Sakatlıklar, hastalıklar, cezalar, formsuzluklar…


Hem bedence hem kafaca sağlam kalan ayakta kalacak.


Hakemler, sahadaki de VAR’daki de, “kafa” olarak, aynı kalacak!


Sistem öyle işliyor.


Böyle gelmiş böyle gider!


Diyeceksiniz her alanda dört dörtlük bir işleyiş var da, sadece futbol dünyası mı böyle?


Buna “Evet” diyeni, en yakın ruhsağlığı hastanesine götüreceklerini sanıyorsanız, aldanırsınız!


*****


Reklam Arası!


Fenerbahçe, Beşiktaş'ı 4 dakika ürküttü!


4. dakikada, Beşiktaş açısından “otoyola” dönen Fenerbahçe’nin sağ kanadından rahatlıkla gelen, Fenerbahçeli futbolcuların nasıl olsa yabancı/yol bilmez sandığı Aboubakar, kaleci Altay’ı avladı.


Sonra, golü Galatasaray yeseydi VAR’dan iptal gerekçesi gösterilecek pozisyonda, Fenerbahçeliler hakem faul verir diye beklerken, Beşiktaşlılar gözü kapalı dolaşır gibi topu götürdü Aboubakar’ın kafasına ulaştırdılar.


Yine ev sahibinin, gelen yabancı/ yol bilmez diye gördüğü bir durumda Aboubakar’a baktılar.


Ne olmuştu ilk 20 dakikada Fenerbahçe’ye?


Sorunun yanıtını kulübede görenler vardı.


Neyse ilkyarıda Cisse, skoru 2-1 yaptı.


Karambollerde gol atma becerisi olan Cisse, ikinci yarıda kulübeye çekildi.


Beşiktaş, 50. dakikada Larin’in ikinci sarıdan atılmasıyla bir eksildi; ama ilerleyen dakikalarda, Fenerbahçe açısından değişen bir durum olamadı. 


Larin atılmadı, sanki kulüben fazladan bir kişi girdi.


Geldik 53. dakikaya, 5 yıldır gol atamayan Necip, ayakları yere sağlam basan, zıplamayı unutan Gökhan’ın omuzuna şöyle bir basarak skoru 3-1 yaptı.


Gökhan’ın sırtındaki forma, Fenerbahçe taraftarı için "malum" renklerden olsaydı, VAR, “varlığı” gösterir; Necip'in sevinci kursağında kalırdı!


Beşiktaş’ın dördüncü golü, bir dakika önce oyuna giren, koşmasına bakılırsa “çevik kuvvet” diyeceğimiz N’Sakala'dan geldi. Fenerbahçe’nin ihtiyarlarından biri ve yenen bütün gollerde az ya da çok payı olan, koşmaya gücü kalmadığı için N’Sakala “yol" verdi!


Sonra?


Maç böyle bitiyor derken Ozan, penaltıdan ikinci golünü attı (dk.97).


(Skor, 3-4 ya da 3-3 olsaydı, VAR, devreye girer miydi?)


*****


Maç öncesi konuşulan, "topa tutulan" hakem, konuşulacak kararlar verdi.


Verdiği kararlarda dengeyi sağladı mı sağlamadı, ona kim karar verecek?


İki taraftar da hakemden yana dertliydi!


İşte konuşulacaklar:


Montero’nun Cisse’ye yaptığı faulü sahadaki de VAR’daki de görmedi; o pozisyonda topu kapan Beşiktaş, ikinci gole kavuştu (dk. 20).


Mert Hakan Yandaş’ın Rıdvan’ı formasından çekmesini görmedi; böylece ikinci sarı kart çıkmadı (dk. 77).


Sert itirazlarına karşın Sergen Yalçın'ı atamayan Numanoğlu, kartı boşa gitmesin diye olsa, yardımcı antrenörü Murat Şahin’e kart gösterdi (dk.77).


Son düdük çalmak üzereyken Souza’nın Lemos’a girişine sarı kartla geçiştirdi (dk. 98).


*****


Sona Doğru…


Maç sahada, şöyle ya da böyle kazanılır.


Maçın genel havasına bakıldığında Fenerbahçe’ye oynatılan oyun yetersizdi.


Şimdi, bu yenilgi kime yazılırsa yazılsın, 3 puan Beşiktaş’ın “hanesi”ne yazıldı.


Geride 30 hafta var; kim öle kim kala…


Köprülerin ne sular akar, ne sular…


Hele ne “ayak oyunları” görürüz! 


Erol Bulut, bu maçtan da ders çıkarmalı…


Fenerbahçe yönetim, tepkiyi ne zaman, nasıl, kime karşı göstereceğini iş olup bittikten sonra değil, işin başında göstermeli…


Ama görüyoruz ki, tepki gösterme, taraftara havele edilmiş durumda.


Oysa “birinci ağız” dururken taraftarın ağzından/ sosyal medya hesaplarından çıkan tepkiler, doyum sağlamaktan öteye geçmiyor.


Fenerbahçe, magazinsel tepkiler değil; ağırlığı, yaptırım etkisi olan tepkiler koymalı ortaya. Kapalı kapılar ardından olan, dışarıya cılız, aynı zamanda çok kibar olarak yansıyan tepkiler, dostlar alışverişte olsun türündendir.


Son söz:


Sonunda Beşiktaş da muradına erdi; Fenerbahçe’nin“yenilmezlik unvanı”na son vererek Kadıköy büyüsünü bozdu!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder