21 Kasım 2020 Cumartesi

Fenerbahçe, Ankara'dan 5 Golün Keyfiyle Dönüyor!

Fenerbahçeli taraftarlar, hakemler açıklanınca, Halil Umut Meler’in Fenerbahçe’yle ilgili geçmişini sosyal medyada gündeme taşıdılar.

Anımsatmalar, Halil Umut Meler’in “eksileri”ni gözler önüne seriyordu. Buna, Konyaspor maçında sahadaki hakem Abdülkadir Bitigen VAR hakemi olarak eklenince tepkiler daha da arttı.


Hakemlerin art niyetli karar vereceği kuşkusu/ kaygısı geldi başköşeye oturdu.

Dünden gelen alışkanlıklarla hakemler, maç günlerini ve saatleri ayarlayanlar, bildiklerini okuyorlar/dı. Hakemler verdikleri kararlarla Fenerbahçe’nin sahadaki rakibi oluyorlar/dı. 


Yönetim ise, Fenerbahçe karşıtlığını südürenleri taraftara havele etmiş durumda!


Şimdi?


Hakem kararlarına bakınca, Gençlerbirliği maçında Fenerbahçe açısından bir olumsuzluk olmamasını nasıl yorumlayacağız?


Taraftar yüklendi, hakem/ler etki altına kaldı, hakkıyla maç mı yönetti diyeceğiz?


Ya da yönetim sessiz durmasına karşı, görünmez, bilinmez yerlerde “kulak” mi çekti?


Sorular bizden, yanıtlar da bizden olsun o zaman, “şirketler çaydan” misali:


Sanmıyoruz!


Ya!


Şeytan, hakemleri aldatmadı!


Allah korkusu içlerine sinmiş hakemlerin!


*****


Hakemler üzerinden gidenler, Gençlerbirliği maçının zor geçeceğinde birleşiyorlardı.


Fenerbahçe, Ankara’dan nasıl dönecekti?


Golün erken gelmesi, farklı bir Fenerbahçe izleneceğini umudunu yeşertti.


Mert Hakan’ın güzel vuruşuyla 14. dakikada geldi ilk gol.


Sonra?


Golün devamı gelir diye beklenirken Fenerbahçe’nin o bildik huyu depreşti.


Gol yemeden atmam!


Fenerbahçe’den beklenen gol, 31. dakikadan Gençlerbirliği’nden geldi.


Fenerbahçe bu, gol attıktan sonra, bir “rehavet” çöküyor üstüne…


Halil Umut Meler, hakem olduğunu, adil olması gerektiğini anımsadı, onsekiz içinde Perotti'nin biçilmesiyle penaltıya hükmetti.


Perotti, Fenerbahçe’yi öne geçiren golü attı penaltıdan.


Fenerbahçe, ikinci yarıda Sosa’nın ayağından golü, ilkine göre daha erken buldu.


İki fark rahatlık demekti!


69. dakikada Perotti sahneye çıktı.


Oyuna ikinci yarıda giren Ozan Tufan, boş geçmedi.


*****


Önceki maçta, Konyaspor maçı, sağdan soldan yapılan, “karavana” denecek ortalar bu maçta yoktu.


Doldur boşalt gitmiş, yerini akıllı bir oyuna bırakmıştı. Hoş, uygun pozisyonlar, yine mirasyedi gibi harcanmadı değil.


Sayısal verilerde gol üstünlüğü yoksa, övünme, boşunadır.


Top, daha çok, Gençlerbirliği’nde kaldı. Gençlerbirliği’nin atakları, ilk golde avlanan kaleci Altay’da erdi gitti.


(Toplam Oynama Yüzdesi: 56/44,

Kaleyi Bulan Şut: 4/5

Kaleyi Bulmayan Şut: 4/5

Korner: 5/3

Goller: 1/5)


*****


Sona Doğru…


Fenerbahçe, Ankara'dan şen şakrak, 5 golün keyfiyle dönüyor.


Fenerbahçe yitirince sevinçten dört köşe olanlar, kazanınca karalar bağlayanlar oluyor. 


İşin garip olduğu kadar ilginç olanı da, neredeyse kullandığımız her aletten, aldığımız her hizmetten kesilen vergilerimizle ayakta duran devlet kuruluşu TRT’nin “şom ağızlara” bol keseden paralar aktarması, kimilerinin oyuncağı olması...


Unuttuğumuz sanılmasın, görüntü saklayan, kimi görüntüleri kasıtlı olarak gözümüze sokan, yansız olması gereken yayıncı kuruluşun da “yancı kuruluş” olması…


Bunları hizaya kim sokacak?


Muhataplar belli, ama iş taraftara bırakılmış!


Son söz:


Hakemlerin elini kolunu bağlayacak goller, “organik” olunca, hakemler de “iyi” hakem olup çıkıyorlar!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder