14 Nisan 2019 Pazar

Galatasaray'a Uygulanan "Kadıköy Tarifesi" 20. Yılında...

Fenerbahçe -Galatasaray maçları ses getirir.

Maçın Kadıköy’de olmasının ayrı bir önemi vardır. Çünkü adına “Kadıköy Tarifesi” diyeceğimiz somut bir veri var:

Galatasaray, Kadıköy’de en son galibiyeti 2-1’lik skorla 22.12.1999’da aldı.

Tersten bakarsak:

Fenerbahçe, 19 yıldır Galatasaray’a yenilmiyor.

Geldik 20. yıla…
Galatasaray, bu sezon gelene gidene puanlar dağıtan Fenerbahçe’yi bu kez yenerek, geleneğe son vermek için Kadıköy’e gidecek. Ersun Yanal ise geleneğin bozulmayacağına inanarak sahaya çıkacak.

Galatasaray için “bir umut”, Fenerbahçe için “bir yıkım” olasılığı var!

“Kadıköy Tarifesi”nin, bir başka deyişle  “geleneğin bozulması”nın faturası ağır olur. Bu bozulmanın ya da “yük”ün altında sadece Ersun Yanal kalmaz!

Gelenek bir gün bozulacak kuşkusuz. 

Galatasaray, bu kez de “bozma” umuduyla gelecektir.

İşte korkulan/ umutlanılan cümle:

Galatasaray, 2o yıl sonra Kadıköy’de kazandı.

*****

Ersun Yanal, “Kadıköy Tarifesi”ne güveniyor!

Ankaragücü beraberliğinden sonra, Ersun Yanal, İslam Çupi’nin “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü‚ ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte‚ adı konamaz” deyişine öykünerek bir “özdeyiş” üretti:

“Fenerbahçe’nin büyüklüğü aldığı sonuçlarla ölçülmez.”

Ersun Yanal, olası bir Galatasaray galibiyeti sonrası bu cümleyi kullanma yürekliliğini gösterebilir mi?

Gösteremez; ama…

"Gelenek"e güvendiği için Fenerbahçe’nin özellikle yüzünü güldürtecek 3 puan sonrası şunu çok rahat söyler:

Gelenek bozulmadı.

Bozulur mu?

Son düdük çaldığında göreceğiz.

*****

Bu maç nasıl sonuçlanır?

Oynanmamış maç için kesinlemeye gitmek “niyet”e bağlı olsa da, zor günler geçiren Fenerbahçe’nin bu maçta çok farklı bir “ruh”la oynayacağını söylemek kolay.

Dün toprağa verilen rahmetli/ değerli Can Bartu’nun kızı Gülfer Arığ’ın,  tabutu omuzlarda Saracoğlu çimlerine getiren futbolculara seslenişi ve Volkan Demirel’in yanıtı, o “ruh”u ateşleyebilir.

Ne mi dediler?

“Lütfen yarın Mehmetçik Basri, Lefter ve Can gibi layık olun bu taraftara.”

"Sana sözümüz olsun. Babanın son yolculuğunda elimizden geleni yapacağız.”

(“Taraftara layık olma”yı sadece “yenmek” olarak düşünecek ve sözü edilen üç değerli futbolcudaki insani değerleri unutacak taraftarın sayıca az ve etkisiz olacağını düşünmek istiyoruz..)

Galatasaray’ın içeride gösterdiği üstünlüğü dışarıda o kadar gösterememesi, Fenerbahçe’nin sıralamadaki durumu, maçın Kadıköy’de olması, “niyet”e dayalı da olsa, Fenerbahçe’yi üzmeyebilir. 

Temkinli davranmak nedeniyle “sevindirebilir”  yerine üzmeyebilir” demeyi uygun bulduk. Çünkü “üzmemek” içinde “yenilgi yok; en azından “beraberlik” var.

Futbolcular üzerinden giderek varsayımlar üzerine konuşmak da kolay. Ama böyle maçlarda ummadık biri öne çıkar, “kahraman” olur.

“Olur”, hakeme de bağlanabilir. Çünkü Kadıköy’deki maçlarda hakemler de çoğu kez asıl “kahraman” oluyorlar.

*****

Sona Doğru…

Bir bölük taraftarın “özel isteği” üzerine bu sezonun 3. teknik direktör olarak getirilen Ersun Yanal, ne yazık ki, beklenen ilerlemeyi gösteremedi.

Oysa Ersun Yanal, 2013-2014 sezonunda Fenerbahçe’yi “en erken şampiyon yapan teknik direktör” oldu. 

Fenerbahçe, anımsayalım, nisanda şampiyoluğu ilan etmişti.

Şimdi?

Galatasaray’ı yenememesi, bir başka deyişle geleneğin bozulması, Ersun Yanal’a “kötü” bir unvan kazandırır:

20 yıl sonra Kadıköy’de Galatasaray’a galibiyet tattıran teknik direktör!

Sadece Ersun Yanal’a mı?

Kuşkusuz “Hayır!”.

Unutulmaması gereken mi?

Son söz:

Fenerbahçe, Kadıköy’de Galatasaray karşısında, Ersun Yanal’ın ağzından çıkan “Fenerbahçe’nin büyüklüğü aldığı sonuçlarla ölçülmez.” gibi lafları bir yana atar, büyüklüğünü “sonuç”la ölçerek gösterir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder