24 Nisan 2019 Çarşamba

Ersun Yanal, Fenerbahçe’ye Bu Kez İyi Gelmedi!


“Bu kez”, yineleme anlattığına göre, demek oluyor ki, önceki  “iyi gelmiş”ti.  

İlk geliş: 28 Haziran 2013
İlk gidiş:  09 Ağustos 2014
İkinci geliş: 14 Aralık 2018
İkinci gidiş: ?

Aradan 4 yıl geçtikten sonra gelen Ersun Yanal, 4 yıl yaşlanmıştı. 

İkinci gelişi farklıydı.

Dün şampiyon yapmak için gelen, bugün “kümede tutma”ya gelmişti.

Dün “Nisanda Şampiyon Yapan” unvanı kazanan, bugün “Kümede Tutan” unvanı kazanacak/tı.

Hüzün verici, çelişkili bir durum.

*****

Fenerbahçe, “değişim”le beklenen şahlanış yoluna gireceğine, geri gitti. 

Aykut Kocaman’ın yerine getirilen Phillip Cocu “ilaç” olmamıştı. Cocu gönderilince, yardımcısı Erwin Koeman, bir şeyler yapacak umudu veriyordu. Ama Ali Koç, Ersun Yanal konusu kapanmıştır demesine karşın, öne çıkan bir taraftar grubunun isteğine uyarak, Ersun Yanal’a Fenerbahçe’nin kapılarını açtı.

Ne değişti?

Ersun Yanal 16. Hafta’dan beri iş başında. 

Bir önceki haftada 14 puanı olan Fenerbahçe’nin “yoğun bakım” tehlikesi bugün de sürüyor. Oysa aynı hafta Fenerbahçe’nin altında 11 puanla sonuncu olan Rizespor bugün 38; 16 puanlı Alanyaspor 41 puanda…

15 puanlı Kayserispor ise 36 puanda…

Fenerbahçe 33 puanda…

Taraftar hüzünlü, kaygılı…

(Biz, önemli olan Yargı’daki şampiyonluk, sahadaki şampiyonluk sonraki yıllarda da gelir diyorduk ısrarla. Çünkü Yargı’daki şampiyonluk “tek”ti, ikinci yoktu. Sözümüz yine aynı söz. Dün bu düşümcemizden ötürü bize kızanlar, ikinciliğe burun kıvıranlar, bugün gelecek yıl şampiyon oluruz diyorlar. Acaba bu düşüncede olanların kaçı, Yargı’daki şampiyonluk bir an önce gelsin diyebiliyor, bilmiyoruz!)

*****

Ersun Yanal’ın ilk gelişi, şampiyonluk ile taçlandı.

Başarı Ersun Yanal’ın hanesine yazıldı; ondan her söz eden, bunu övgüyle gündeme taşıdı. Oysa unutulanlar vardı. İkinci geliş için, başarısız gidişe bakanlar, kadroyu Ersun Yanal kurmadığından yola çıkarak, onda hiç kusur bulmuyorlar. Böyle düşünenler, yukarıda sözünü ettiğimiz takımların başına gelenlerinin aynı durumda olduğunu nasıl görmezden gelirler?

Bunun mantıklı bir açıklaması olamaz.

Olsa olsa şu olur:

Başarıya konmak, başarısızlıkta geri çekilmek…

Unutulan neydi?

Nisanda şampiyonluğa ulaşmada Ersun Yanal’ın elindeki kadroyu iyi kullandığı…

(Bir sonraki sezon Fenerbahçe’nin Avrupa’ya gidemeyecek olma olasılığının yüksek oluşu, ikinci olacak Galatasaray’a Avrupa yolunu açacaktı. Bu olasılığın, Fenerbahçe’nin “tepe”de tek başına kalmasında etkili olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir.)

İkinci gelişe dönersek…

Ersun Yanal, şampiyonluk sözü vermedi; veremezdi de… Zaten ikinci yarıda 17 maç kazanılsa da şampiyonluk hayaldi. Onun için Ersun Yanal, yeniden gelmesinin yolunu açanlara, gelecek sezona yönelik yatırım yaparak, Fenerbahçe’yi ikinci yarının şampiyonu yapacağı sözünü verdi.

O da tutmadı.

*****

Ersun Yanal yakınıyor. 

Bu durumda akla ilk gelen , “Sorun saydığına çözüm bulacak kişi yakınıyorsa, çözümü ben mi bulacağım?” sorusudur.

Ne mi diyor Ersun Yanal?

“En kötü bitiricilik oranlarından birine sahibiz. Topu kaleye gönderme konusuna kadar bir sorunumuz görünmüyor. Sorun topu kaleye sokmakta.”

Ersun Yanal, rahat mı rahat! 

Eldeki futbolcuları verimli kullanamayan teknik direktörün hiçbir bahanesi olmaz. Verim alınamıyorsa, maç öncesi çalışmalar, baştan savma geçiyor demektir. 

Maçına göre görev alacak, kendini gösterecek futbolcu o kadar futbolcu içinde yok mu?

Genç genç, altyapı altyapı deyip, bir tek genç futbolcuyu oynatmamak nasıl açıklanabilir?

Ersun Yanal, Alanya yenilgisi sonrası şöyle diyor:

"Yaklaşık 90 antrenman yaptık (…) bunun yaklaşık kırkı gençlerle birlikte yaptık. Genç oyuncularımızın bu stresin yönetilmesi gereken yerde ne kadar kullanılması gerektiği konusunda son derece deneyimliyim. (…) Daha yeni profesyonel imzayı atmış, hiç oynamamış oyuncuların, şu stresin yönetilmesi gereken ortamda kaybedersiniz.”

(Deneyimli denen kimi oyuncuları bütün verimsizliğine karşın oynatmak, sahada tutmak, aslında onlara da zarar veriyor.)

*****

Sona Doğru…

Geldik 30. Hafta’ya…

Haftalar kısaldı, geride 5 hafta kaldı. Sadece bir maç dışarıda, Erzurum’da… Saracoğlu’nda Trabzonspor, Akhisarspor, Antalyaspor; kalanı da Kasımpaşa’yla…

Eskiden bu haftalarda “Nasıl şampiyon olunur?” hesapları yapılırdı, bugün bu haftalarda “Nasıl küme düşülmez?” hesaplarının yapılması, bunun gündemden çıkmaması hüzün verici. 

Kimilerin beklediği unvanı akla getirmemiz bile korkunç.

Fenerbahçe ne yapar?

Artık, düşmemek için mücadele edenlerin ve onlarla oynayacakların ne yapacağı önemli.

Bu hafta önemli bir hafta.

Rakip Trabzonspor, Saracoğlu’na gelecek. Bu sezon oynadığı oyuna bakılırsa, Fenerbahçe’yi Saracoğlu’nda en çok zorlayacak takım olarak gözüküyor.

Fenerbahçe bu maçta, Ersun Yanal’ın maçları protokol tribününden seyrediyor havasına karşın, mutlaka 3 puan almalı. 

Futbolcuları coşturacak yine de, çoğu kez, besteleriyle kendi çalan kendi oynayanların da yer aldığı tribünlerdir.

Son söz:

Ersun Yanal, başarısızlık üzerine futbolcuları uyandırmak için  “Burası Fenerbahçe”, uyarmak için de “Bedeli ağır olur” derken bunun kendisine de sorulucağını aklına hiç getirmez mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder