2 Temmuz 2022 Cumartesi

Bundan Böyle 3 Temmuz’a Farklı Bakacağız!

3 Temmuz neyi çağrıştırır?

Kuşkusuz bu, kişinin ilgi alanına, kültür düzeyine, yaşamından kesitlere göre farklı farklı durumları, olayları…

Belki de sizin doğum gününüzü…

Evlilik yıldönümünüzü…

İlk özelliği taşıyan bilmem neyinizin tarihini…

Sevinci ya da hüznü…

Ama konuyu sınırlandırarak sözü futbola getirirsek, kuşkusuz burada da bakış açısına göre alacağımız karşılıklar, “zıtlık”ta birleşir:

Fenerbahçe’nin şike yapmasını, Fenerbahçe’ye şike kumpası kurulmasını…

*****

3 Temmuz neydi?

3 Temmuz, Şekip Mosturoğlu’nun deyişiyle FETÖ’nün “başyapıtı”dır. Resmi adıyla “kumpas”, başlarda bizim dediğimiz gibi “tezgâh”tır.  

Kurgusu daha önceki yıllara dayanan “kumpas”ın hedefinde Aziz Yıldırım ve arkadaşları üzerinden Fenerbahçe’yi ele geçirme var/dı.

Ergenekon, Balyoz … gibi girişimlere “kumpas” diyenlerden, söz 3 Temmuz’a gelince Fenerbahçe’ye şaşı bakanlar, Fenerbahçe içindeki yeminli Aziz Yıldırım karşıtları, onlar için de Türkçe Sözlük’te uygun yakıştırmalar vardır, biz kibarından “ayrıkotları” diyoruz. Camia içinde kimileri, 3 Temmuz’u “kumpas” saymayarak, “O başka” deme utanmazlığını gösterdiler, gösterirler de…

Neymiş?

Aziz Yıldırım, “Ben şike yaptımsa Fenerbahçe için yaptım” demekle “şike”yi itiraf etmiş/miş!

Bir sözün neyin karşılığı için söylediğini düşünmeden, o sözden önce nelerin söylendiğini araştırma zahmetine katlanmayan, hazıra konmayı yaşam felsefesi yapanlar, bütünden koparılan bir cümleyi “kanıt” yapma zavallığını gösterirler.

Aziz Yıldırım’ın “Ben şike yaptımsa Fenerbahçe için yaptım” cümlesini “kanıt” sanan, gören, gösteren,  bununla ilgili yazdığımız şu yazıyı okuma zahmetine katlanırlar mı, bilmem!

(“Şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım” Üzerine Bir Deneme
https://turgutcelik.blogspot.com/2019/09/sike-yaptysam-fenerbahce-icin-yaptm.html#more )

*****

Bir 3 Temmuz daha geldi.

3 Temmuz artık, “benzeri” değil, bir yıl daha artması anlamında… 

Bugüne kadar, her artmada, 3 Temmuz süreci hukuksal açıdan sonuçlanmadığı, uzadıkça uzadığı için Yargıtay’a seslenilir, beklenti olumlu yönde yüksek olduğu için, “Bir an önce aklanma kararını ona, açıkla” denirdi.
 
(Sanal ortamda her güne başlarken gece, @Invincible1881 ve @fireofOctopus,  bıkmadan usanmadan Yargıtay’a “ona” diye paylaşım yaptılar. Bin selam olsun bu iki gerçek Fenerbahçeliye ve onlara destek olanlara. Onlar ki her babayiğidin göstermeyeceği sabırla, inatla paylaşımlarını yıllarca  sürdürdüler.. Sadece bu iki Fenerbahçe dostunun adını anmakla başkalarını unuttuğumuz sanılmasın. Adlarını sayacaklarımızın dışında unuttuklarım olur diye ad saymayı iki kişiyle sınırlı tuttuk. Adını anmadıklarımıza da sabırlarından, inatçılıklardan ötürü bin selam olsun, sevgilerimizi yollayalım.)

*****

3 Temmuz 2011’de düğmeye basıldı. 

Aziz Yıldırım ve arkadaşları bir yıl “tutsak” kaldı, mahkumiyet kararını Yargıtay onadı.

Rüzgâr ters yönde esince, roller değişti, yargılayanlar sanık oldu. 

"Özel yetkili” polis, savcı, yargıçlardan kimileri kaçtı, kimileri yakalandı, mahkum oldu.

Yeniden yargılamayla Aziz Yıldırım ve arkadaşları, dolayısıyla Fenerbahçe aklandı; “sözde şike”nin “kumpas” olduğu tescillendi.

Yargıtay, 27 Aralık 2021’e gelindiğinde aklanma kararını onadı.

“Şike” yoktu, “şike kumpası” vardı.

Şimdi bu 3 Temmuz’da hukuksal beklentinin sona erdiği için ne diyeceğiz, diyebiliriz?

Sıra, daha hesap vermemiş olanlar “muhterem”lerde, kurumlarda.

Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının, dolayısıyla Fenerbahçe’nin maddi ve manevi kayıplarının karşılanmasında…

*****

Sona Doğru…

3 Temmuz 2011’den başlayarak  27 Aralık 2021’e gelene kadar, 10 yıl, 3 Temmuz’la ilgili durumlar, gelişmeler üzerine, günceli ele alarak, önce Milliyet Blog’da, devamında aynı yazıları  Haziran 2012 - Temmuz 2017 arasında milliyet.com.tr'deki “Görüş Açısı” köşemizde, o “köşe”deki tüm yazılara erişim engellenince açtığımız aynı adı taşıyan bu sayfada yazmayı sürdürdük. 

Bu yazılara 3 Temmuz sürecinin “güncesi” diyebiliriz.

Sonra?

Birkaç yüz yazı yazdıktan sonra, “mutlu son”a ulaşmanın verdiği “rehavet”le eskilerle avunmak bize kaldı.

Fenerbahçe “Yargı’da Şampiyon” olmuştu. Öyle bir şampiyonluk, ikinci yoktu. Sahadaki şampiyonluğu  bu şampiyonluktan üstün tutanlar vardı; biz “Yargı’da Şampiyonluk” derken burun kıvıranlar oluyordu. Olabilirdi! Oysa onlar, biz olsak da olmasak da, Fenerbahçe 
var olacak, gelecek yıllarda, yıllardır ulaşamadığı şampiyonluğa kesinlikle ulaşacaktı.

(Artık, 3 Temmuz’larda, Aziz Yıldırım ve arkadaşları üzerinden, ele geçirdikleri devlet gücünü kullanarak Fenerbahçe’yi ele geçirmek isteyenler lanetlenecek, özellikle 3 Temmuz’un o civcivli günlerinde Beşiktaş’ta,Silivri’de, Çağlayan’da direnen gerçek Fenerbahçeliler saygıyla anılacak.)

Son Söz:

3 Temmuz’un hesabı, "şike kumpası"nın tedarikçikliği yapan ama bugüne kadar dokunulmayan kişilerden ve kurumlardan sorulmadıkça Fenerbahçelilere rahat yok; çünkü aklanmak tek başına yetmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder