4 Temmuz 2021 Pazar

3 Temmuz’un Yıldönümünde Bir Başka 3 Temmuz...


(Bu yazı, 3 Temmuz 2014'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok.)

Bu ülkenin toprakları verimlidir. Bu topraklarda her şey üretilir. Kazanma yollarını bilenler, arkalarında bir de “destek” varsa, tökezlemeden yürür giderler.

Ürün, sadece topraktan elde edilen değildir. Başkasının hakkını, malını, herhangi bir yolla “kendi hanesi”ne aktarma da, “ürün”den sayılır.

Bu ülkede, bir zamanlar, tezgahlarda “hormonsuz”  etiketinden geçilmezdi. Bugünlerde ise “organik”  moda...

Haber başlıkları da, “algı oluşturma”da bir tür  “üretim”dir.

(İçeriklerde “olmayan”lar, başlıklarda boy gösterir. “Bu, gerçekten neyle ilgili?” sorusunun yanıtı, yaratılmak istenen “algı”ya uygundur.)

*****

Gün geldi, bu bereketli topraklarda, bir "şike" peydahlandı. Bunu peydahlayanlar, her şeyi ona göre hazırlanmış, ”senaryo”yu yazmış, “roller”i dağıtmışlar.

“Senaryo”nun ucu açık bırakılmış!

Niye ki?

“TV dizi”lerine bakmak yeter!

“Şike”, birinin yakasına “rozet” niyetine takılmalıydı ki, resmiyet kazansın!

Takıldı da... 

(Sonra anlaşılıyor ki, peydahlanma, daha önce planlanmış, ama koşullar uygun değilmiş. Tıpkı, Kenan Evren ve kafadaşlarının, “darbe”yi, koşullar daha olgunlaşsın diye ertelemeleri, 12 Eylül 1980’de yapmaları gibi...)

“Şike”nin, resmi kayıtlara göre doğum tarihi:  

03 Temmuz 2011... 

3 Temmuz, planlı programlıdır; Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe'yi vurmak, “ele geçirme tezgahı"dır. En son gün ışığına çıkan bir belgeye göre, Fenerbahçe’nin şampiyon olup olması temeline göre programlanmıştır. O belgeye göre, 2009-2010 sezonunda Fenerbahçe, son maçta şampiyonluğu yitirmeseydi, darbe başlatılacak; Aziz Yıldırım, Devrimci Karargâh’tan içeri alınacaktı. 

Bursaspor, şampiyon olunca, darbe erteleniyor.

2010-2011 sezonda, Fenerbahçe, bu kez son maçta şampiyonluğu kaçırmaz!

Sen misin şampiyon olan?

(“Sayın savcı Mehmet Berk, bana ve avukatlarıma, Sivas’ta Fenerbahçe Spor Kulübü şampiyon olmasaydı, bu davayı açmayacaklarını söyleyerek bizlere ne anlatmış olabilir? Bugün bile anlamış değilim.“, Aziz Yıldırım’ın karardan önceki son sözlerinden...)  

*****

3 Temmuz’da başlatılan “darbe”, “ezeli kuryeler”le UEFA'ya taşındı. Eloğlu, bilinçli  ya da bilinçsiz, bunları esas almış, olan olmuş, gelmişiz bugüne.

ÖYM’ler “tarihin çöplüğü"nü boylamış; devlet kesimindeki irili ufaklı “oyuncular”sağa sola savrulmuş; spor içindekilerden kurtulan kurtulmuş, kimileri asıl yuvalarına dönmüş; itiraflar başlamış; Avrupalı ortaya çıkanları görmez olmuş, aklı hâlâ “senaryo”nun “belge” denen ilk “kırıntıları”nın değişmezliğine saplanmış, inandını sürdürüyor; ....

(2011 yılı Mayıs ayında göreve gelen Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu yönetiminde Fenerbahçe hakkındaki iddiaları içeren ‘polis fezlekesi, özel yetkili savcı tarafından hazırlanan iddianame ve sonra ÖYM kararları ile gazete kupürleri ve tv program dökümleri’ TFF yetkilileri ve diğer kanallarla UEFA’ya iletilmiş ve bunun sonucunda UEFA disiplin kurulları kararlarıyla Fenerbahçe, Avrupa kapsamında 2 yıl süreli men cezası almıştı.” Avukat Emre Kapukaya, Cumhuriyet, 26 Haziran 2014)

“Polis fezlekesi, özel yetkili savcı tarafından hazırlanan iddianame ve sonra ÖYM kararları ile gazete kupürleri ve tv program dökümleri” hâlâ değişmez/ vazgeçilmez, “kutsal sözler” olarak görülürse, UEFA ve bağlantıları cephesinde hiçbir şey değişmez. Sorulduğunda, Erich Maria Remarque'nın ünlü romanının adı akla gelir:

“Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”

“Yok”lar, “var” “var”lar, “yok” sayıldıkça...

“Polis fezlekesi, özel yetkili savcı tarafından hazırlanan iddianame ve sonra ÖYM kararları ile gazete kupürleri ve tv program dökümleri”, o zaman geçerli olsun, o günlere ilişkin ortaya çıkan farklı durumlar, “tezgahtar”ların şu ya da bu yöndeki, ama öncekilerin ne olduğunu ortaya koyan sözleri duymazlıktan gelinsin,..

İşte tablo; her şey, benim istediğim biçimde olmalı!

*****

İlginçlik mi desek, rastlantı mı desek?

İsviçre Federal MAhkemesi, 24 Haziran’da Fenerbahçe’nin CAS kararına karşı başvurusu üzerine bir karar verecekti. Bu karar, Fenerbahçe’nin, bu sezon elde ettiği Şampiyonlar Ligi’nin getirisini kullanıp kullanılmasıyla ilgili olacaktı.

Hak, ya Fenerbahçe’de kalacaktı, ya da  yine başka “biri”ne devredilecekti.

İşte bu karar/ duruşma, 3 Temmuz Darbesi’nin yıldönümüne, 3 Temmuz’a bırakıldı. Bu bakımdan 3 Temmuz’un anlamı bir kat daha arttı.

Bu, nasıl bir 3 Temmuz olacak?

Bekleyeceğiz, göreceğiz; bakacağız ki, Batılı “kafa”, Batılı gibi düşünecek mi?

Son söz:

Birine gelince, “en ufak kuşku”nun üstüne atlayan, üstüne atladığının lehine olacak olana “kör” olan; yandaşına/ kendine gelince, “daha belirgin kuşku”yu “iftira” diye gören bir “kafa”, Batılı da olsa, batmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder