30 Haziran 2021 Çarşamba

Yargıtay,“Sözde Şike” Kararını 3 Temmuz’da Verse…

(Bu yazı, 01 Temmuz 2017'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İkisinde de yok.)


Denk getirmek ya da düşürmek…


Bu, düşündüğünüz sonucu verir ya da vermez, orası ayrı. “Denk getiren”e kadar “dümen” sizin elinizdedir; sonrasında “ip”ler başkasının eline geçebilir. O zaman siz, “denk getirmek”le yetinir, bir iş başardığınıza inanırsanız, bununla da övünebilirsiniz.


Denk geldi ya da denk düştü…

Bunda sizin etkiniz yoktur; bunu “rastlantı işte…”, “öyle bir rastlantı ki…”yle de açıklayabilirsiniz. “Rastlantı”yla gelen sizi üzer de sevindirir de…


*****


Trabzonspor, Muharrem Usta’yla “denk getirmek” hazırlığında:


“Aksilik olmazsa sembolik anlamı da olduğu için 3 Temmuz’da FIFA’ya başvurumuzu yapacağız.”


Geriye dönmek, 27 Mart 2017’deki “denk gelen”e bakmak zamanı:


Yargıtay’dan ve CAS’tan gelen birer haber…


Bir iki saat arayla gelen birer haber, bir anda “iki sevinç”, “iki hüzün”de birleşti, “ikisi bir arada” oldu.


“İki sevinç” Fenerbahçe, “iki hüzün” ise Trabzonspor’la ilgiliydi.


Neydi bu “sevinç” ve “hüzün”ler?


Varan: I


“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve sarı-lacivertli yöneticilerle ilgili beraat kararlarının onanmasını talep etti ve dosyayı Yargıtay 5. Dairesi'ne gönderdi.” (Milliyet)


(Avukat Abdurrahim Erol, “beraat kararlarının onanmasının talep edilmesi”ni / Tebliğname’yi şöyle değelendirdi:


“Öncelikle beraat kararının usul ve yasaya uygun olduğuna dair görüş beyan edildi. Ayrıca önceki mahkumiyet kararına esas alınan delillerin hukuka uygun olarak kabul edilemeyeceğini ve bunların delil vasfının olmadığına dair de hukuki bir tespitte bulundu. Açılan kumpas davasına da atıfta bulunarak tüm bu veriler bir arada değerlendirildiğinde beraat kararının onanması gerektiği yönünde hukuki görüşünü sundu.”)


Varan: II


“Şike davasında haklarının verilmediği gerekçesiyle UEFA'nın kararını CAS'a taşıyan Trabzonspor'un başvurusu reddedildi.” (Milliyet)


“Başvurunun reddedilmesi”nin gerekçesi, haberin içinde:


“UEFA Etik Kontrol ve Disiplin Komitesi, o dönemde yerel liglere müdahale yetkisi olmadığını vurgulayarak, Trabzonspor'a ret cevabı vermişti. Bu karar sonrası UEFA Temyiz Kuruluna yaptığı başvurudan da olumlu sonuç alamayan bordo-mavili kulüp, konuyu CAS'a götürmüştü.”


*****


Trabzonspor, Muharrem Usta’yla “denk getirmek” hazırlığında:


“Aksilik olmazsa sembolik anlamı da olduğu için 3 Temmuz’da FIFA’ya başvurumuzu yapacağız.”


(“Denk getirmek”, gündemde kalmak için olsa da, olağan karşılanmalı. Çünkü bunu Şekip Mosturoğlu da, “Trabzonspor hak arayışı içerisinde, ona söyleyecek en ufak bir lafım yok ve meşru zeminler üzerinde arıyor.” diyerek dile getiriyor. “Ama” dedikten sonra, “Bu mücadelede hukuki sürecin tarafı olmadığı halde bilimsel açıdan destek veren hain bir şebeke”den söz ederken adres de gösteriyor:

“... belli bir üniversitede öğretim görevlisi çoğu ve başka takım taraftarı bunlar.”)


UEFA, ret gerekçesinde, “yerel liglere müdahale yetkisi olmadığını” vurguladığına göre, FİFA’nın ne diyeceğini kestirmeyi okuyana bırakalım.


“Denk getirmek”ten “denk gelmek”e dönelim:


27 Mart 2017’deki “denk gelen” neydi?


Yargıtay’dan ve CAS’tan gelen birer haber…


Anında iki sevinç, iki hüzün…


“İki sevinç” Fenerbahçe, “iki hüzün” ise Trabzonspor’la ilgiliydi.


*****


Muharrem Bey, FİFA’ya başvuruyu 3 Temmuz’a “denk getirmek”

isterken, Yargıtay da, 3 Temmuz/ “sözde şike” kararını 3 Temmuz’da verse…


Ne denebilir?


Üç noktalı yeri doldurabilir, cümleye gönlünüzce anlamlar yükleyebilirsiniz.


Bir yıldönümü, onu mahkûm eden bir yıldönümü olursa…


Yine geldik, üç noktaya sığındık.


Aynı güne “denk gelen”e ne demeli?


Rastlantıya bak ki!..


Son söz:


Kendi kendine yaratılan “yapay sevinç”, “kendi kendine gelin güvey olmak”tan farksızdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder