16 Haziran 2021 Çarşamba

Bakü’de Güneş Doğar mı Yoksa Erken mi Batar?

“Kaldırın artık başınızı.”

Demek ki “baş”lar eğik; seslenilen/ler “mahcup durumda”dır. Beklenmedik denecek durumdan, daha açıkçası, kendilerinden kaynaklanan “mahcubiyet”ten sıyrılmak da onların elindedir.


Bu sesleniş, bir güven duyma, güdülemedir.


Kim, kime diyor?


A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, İtalya’ya 3-0 yenilen futbolcularını teselli ediyor, Galler ve İsviçre maçlarını kazanma umudunun sürdüğünü anlatmak istiyor.


Başka?

Bundan, beni de düşünün anlamını çıkarmak da mümkün! Çünkü Fatih Terim’in boşta oluşu, ayak kaydırmakta becerikli olanların, gelecek bir yenilgiyle, şimşeklerin çaktırılacağı, gök gürlemesini andıran bir ortamın yaratılacağı gerçeği de var. 


Bunu Şenol Güneş bilmez mi?


Fatih Terim ya Galatasaray’dadır ya da Milli Takım’da!


O, boşta kalamaz, “dolu”nun boşaltılmasıyla “boşluk” doldurur!


*****


Şenol Güneş’i dinleyen gençler, “Kaldırın artık başınızı”


Daha maçlar başladan size “final”i layık görenleri de utandırmayın! 


Yoksa topun ağzındasınız!


Topun ağzına koyanların özellikle rakip gördükleri takımın futbolcuları…


İtalya maçı sonrası yorumları okumuşsunuzdur. Bunlardan, aynı gazetede yayımlanan iki yazıdaki şu birer cümle ilginizi çekmiş, sizi gururlandırmıştır!


“Gazete manşetlerinde ‘final’, insanların aklında, ‘en kötü beraberlik’ vardı.”


“Çok umutluyduk... Aylardır yenilmeyen İtalya’yı evinde yenmek gibi hayallerimiz vardı.”


Bakın, sizi nerede görüyorlar; bizimle dalga geçiyorlar gibi bir düşünce düşmesin aklınıza sakın!


Yıkmayın hayalleri gençler!


*****

EURO 2020 A Grubu'ndaki ilk maçımızda İtalya karşısında ne yapacaktı?


Boş insanların öne çıktığı, söz sahibi olduğu, gözünüzün içine baka baka olanı olmayan, olmayanı olan gösterenlerin at oynattığı güzel ülkemin balık misali oltadaki yeme koşması beklenen güzel insanları…


Dün abartmayı, sallamayı, dedikleri olmadığı zaman “geri 

vitese takmayı” pek sevenler için bugün farklı telden çalmak, olağandı. 


Farklı telden çalmanın adı, “bunlardan adama olmaz”a kadar gider. 


Sonra “bunlar”dan seçme yapılır; kimileri hedef tahtasına konur, kimilerine “torpil” geçilir, övgüye değer bulunur, tereyağından kıl çeker gibi çekilir.


Yöntem basit: Birini yerin dibine batır, ömrünü parlat!


Futbolun bir takım oyunu olduğunu unut, futbolcuyu güreşçi, boksör, atlet gibi gör!


Bakış açısına, niyetine, gönlündeki/ hedefteki adama göre, kendine göre bir “ölçüt” bul, salla gitsin!


*****


Her umutsuzluktan bir umut doğar.


Şenol Güneş, İtalya maçında sonra, çok önemli, kimsenin aklına gelmeyecek (!), devlet sırrı gibi saklanması gereken bir şeyler söylüyor:


”Bu bir turnuva, ikinci maçımıza hazırlanacağız. Galler maçında umduğumuz oyunu sahaya yansıtıp, iyi bir skor almak istiyoruz.” 


İtalya’ya final oynamaya gittik ya!


Finalin sonu şampiyonluktu ya! 


Futbola yön veren, öyle olduğu sanılan, kendi kendilerini “ulema” ilan edenlerin pompaladıkları hayalleri bize/size mal ettiler. 


Biz de inanalım istediler. 


*****


Sona Doğru…


Bugün Bakü'de Galler maçı var.


Ne demişti Şenol Güneş?


"Kaldırın artık başınızı. Bu kadar sıkmayın canınızı. Bunu bir yol kazası olarak düşünün. Bizim için turnuva Bakü'de başlayacak"


Şimdiki soru mu?


Son söz:


Bakü’de güneş doğar mı yoksa erken mi batar?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder