10 Şubat 2021 Çarşamba

“Küfür”e Çözüm Önerisi: Başkanlar Küfretsin, Taraftar "Tempo" Tutsun!

(Bu yazı 19 Şubat 2014'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok.)

Küfür, Bir Hitabet Sanatıdır

Kim mi demiş?


Kimse dememiş, biz, öykünerek bulup demişiz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir zamanlar, üslubu eleştirilince, şöyle demişti:


“Öfke de bir hitabet sanatıdır.”


İşte, öykündüğümüz bu, düşünüp bulduğumuz da o...


Futbol seyircisi, bu “sanat”tan yoksun kalmasın, “sanat”ının bir tanımı olsun, göğsünü gere gere “sanat”ını icra etsin diye düşündük ve öyle dedik.


Küfür, Bir Eğlence Aracıdır


Kişi, bazen kendine küfreder, bazen ortaya, bazen hava... Bazen, söyleneni kendine sanan, bundan alınan da olur.


Küfrün bin türlüsü vardır. Yakası açılmadıkları bilgilendirir, “sözcük dağarcığı”nı zenginleştirir!


Böyle olduğu için de...


Küfür, kültürümüzde, övünülecek gibi değil ya, önemli bir yer tutar. Kimi ailelerde, özellikle kırsal kesimde, çocukları küfre alıştırma eğlence olarak görülür. Birkaç kişinin bir araya geldiği yerlerde, eş dost söyleşilerinde küçük çocuklar, büyükleri küfürle eğlendirir.


“Hadi oğlum, amcana bir küfret bakayım!”
“Hadi oğlum, teyzene bir küfret bakayım!”


Çocuk küfreder; oradakiler gevrek gevrek gülerler.


Ne büyük zevk!


Küfür, Çocuklara Değil, “Baba”lara Yakışır


Mersin İdmanyurdu’nun ikinci ligde talim ettiği eski yıllar... Bir maçta yanıma, orta yaşlarda bir baba, ilkokula gittiğini düşündüğüm bir çocuk düşmüştü. Baba, maç öncesi sahada akla gelen herkese, maç içinde de özellikle hakeme veryansın etti.


Küfrün bini bir para!


Yakası açıldık, açılmadık küfürler...


Bir ara çocuk, hakemin bir kararı üzerine, ayağa kalktı, “Bilmem ne hakem!” diye bağırdı.


Küfürbaz baba, çocuğunu hemen azarladı:


“Terbiyesizlik etme oğlum, efendi ol!” 


Çocuk, sustu.


Küfür, Bir Doyum Aracıdır


Kimi futbolcuların “stresli ortam”da, kimi “futbol adamları”nın başka ortamlarda, ağızlarından sanki “bal” damlar!


Ekranlara yansıyanlara bakın bir. Ağızdan çıkanları, dudak okuma yöntemini bilmenize gerek yok, anlarsınız. Bu konuda “sabıkalı” futbolcular vardır. Bunlardan, “Büyükler”de olanlarının yaptıkları ses getirir.


Son maçlarda, Fenerbahçe’den Emre, Galatasaray’dan  Burak Yılmaz, adlarını duyuranlardan... 


“O”lu, “A”lı “milli küfür”ler ağızlardan döküldü.


Lig TV kameraları kimi futbolcuları izliyor, belli. Görüntüyü hiç kaçırmıyorlar. Demek ki, futbolseverlere karşı bir sorumlulukları var!. Ama kuşku da, bazen gelip kapıyı çalıyor, sorular akla geliyor:


Lig TV, acaba adam mı kayırıyor, takım mı tutuyor?


Neyse ki, Burak Yılmaz da görüntüye geldi de, Lig TV, beraberliği sağladı!.


Beraberlik, gelmeyen cezalar ile perçinleşti!.


Küfrün En Kralı, “Millet Adı”na Edilenidir 


“ Vekil” her dara düştüğünde, çıkış yolu aradığında ne der?


“Beni millet seçti.”

“Ben, hesabı sandıkta veririm!”


Bu güçle yola çıkan “vekil”, millet adına, küfrün en kralını eden adam oluyor.  Gel gör ki, futbolcuya, taraftara akıl veren, küfürlü eyleminden ötürü, doğal olarak onları kınayanların aklına nedense “vekil"ler hiç gelmez.  Başka gelmeyenler de olur. Sözgelimi, kendileri, aynı işi “kanal”larda yapan kimi yorumdaşları...


Ve "milletin anası"ndan başlayanlar...


(Futbolcusununki “dudak okuma”yla anlaşılır, ötekiler “sahibinin sesi”nden dinlenir. İşin garipliğini gören/ anlayan, eski futbolcu yeni yorumcu Ayhan Akman, küfrün içinde olduğunu kendi anlayışı içinde ifade ederken, futbolcunun küfürden ceza almaması gerektiğini söylemiş!.

Sadece, sahadaki futbolcuyu gören, “kanal”lardakini, kendileri gibi olanlarınkini, işadamınınkini, “vekil”inkini görmeyen ya da önemsemeyenlere duyurulur.)


Pratik Çözüm: Sadece “Başkan”lar Küfretsin


O kadar “kelam”dan sonra “öneri” yapmamak olur mu?


İşte, size Mersinli futbolsever baba örneği!


Öyleyse, çözüm kendiliğinden geliyor:


Bundan böyle, sadece “başkan”lar küfretsin!


(Topluca küfretmek, öyle “yiğitlik” değildir. Bir kişinin üstüne onlarca kişinin çullanması misali... “Yiğit”, “erkek” adam, tek başına çıkar ortaya, edecekse, öyle eder!.. “Korkak”, başkalarının arkasına saklanır, gölgesine sığınır! “Yiğit”, aynı zamanda “erkek” adam, takımına zarar da vermez! Hem takımı ceza almaz, hem sahası kapanmaz; olursa bir şey, kendine olur!..)


Başkan yoksa?

 

Yöneticiler ne güne duruyor, nöbetleşerek, Mersinli baba gibi şöyle bir kükresinler:


“Terbiyesizlik etmeyin lan, susun; efendi olun!

Biz varken size söz düşmez!


Su küçüğün, söz büyüğün!.”


Taraftar, Mersinli çocuğun sustuğu gibi sussun; gaza gelmesin, sadece “tempo” tutsun!..


Ama...


LigTV, susmasın, boş durmasın; tez elden bir yarışma başlatsın!


Neye hizmet ettiği, karşılığının ne olduğu pek anlaşılmayan “En Sağlam Defans Oyuncusu”na  “En Kaba Konuşan Yönetici”yi eklesin!


Eklesin, ama sadece eklemeyle kalmasın, “seçileni seçen” bir iki kişiyi de ödüllendirsin! 


Kazanan, maç bileti kazansın; öyle tek kişilik değil, “on parmağında on marifet” misali 10 bilet...


Son söz:


Her somut eylem cezasız kalırsa, eylem, “meşrulaşır” ya da herkes kendi "küfürbaz"ını korursa, iş, çığırından çıkar.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder