31 Ocak 2020 Cuma

Fenerbahçe Geliyor Diye Trabzon Ayakta!

Geçen haftadan iyice gerilen, alevlenen bir ortam…  

Yerel gazetelerde Fenerbahçe'ye yönelik suçlayıcı ortak bildiri:

“Oyuna Gelme Trabzon!”

Oysa tribünde Fenerbahçe taraftarı, kentte tek bir Fenerbahçe formalı olmayacak.

Amaç?

FB'i futbolcuları, hakemi baskı altına almak, maçı kazanmak! 

Olmayınca olay çıkarmak, işi tahrik olmaya bağlamak!

Ad vererek Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’u, dolayısıyla Fenerbahçe’yi hedef alan, olacakları onlara bağlayan o bildiriden seçtiğimiz iki cümlelik bir bölüm:

“Ne maçın öncesinde ne de maç boyunca kaosa ve kavgaya geçit yok. Henüz ligde oynayacağımız 15 maç varken, bir sonraki maçları riske atacak eylemler tribünlerde olmayacak.”

“Maç boyunca kaosa ve kavgaya geçit yok” demek, “kaos ve kavgayı” çıkaracak karşıtlar var demektir. Oysa sadece sahada Fenerbahçeli futbolcular, protokolde Fenerbahçe’den kimi yöneticiler olacak. 

Onlar mı “kaos ve kavga”yı çıkaracak?

“Maç boyunca kaosa ve kavgaya geçit yok”la “bir sonraki maçları riske atacak eylemler tribünlerde olmayacak” çelişmiyor mu?

Bu çelişki, ancak, karşı taraftan kimse olmayacağına göre, bizim taraftan çıkarılacak olayların sorumlusu, “bizi tahrik edenler olacaktır” mantığına uyar.

*****

İkinci yarıyı “fire” vermeden sürdüren Fenerbahçe, Trabzon seferinde…

Bu Trabzon seferi, Fenerbahçe açısından daha “zorlu” olacaktır. Çünkü bu sezon Trabzonspor, “zirve”ye daha umutla baktırılıyor.

Trabzonspor’un amacı, başta Fenerbahçe olmak üzere geleni eli boş göndermek!

Maçlar, üç olasılıktan biriyle sonuçlanır; ama orası Trabzon, konuk da Fenerbahçe olunca, bir başka olasılık daha olur:

Maçın Fenerbahçe lehine tescillenmesi…

Başakşehir karşısında gördüğümüz, oturmuş takım havasında izlediğimiz, Başakşehir’e soluk aldırmayan Fenerbahçe, Trabzon’da ne yapabilir?

Ya Trabzonspor ne yapabilir?

En iyisi, olasılıklar üzerine konuşmak yerine, maçın seyrine bakarak “şu şunu, bu bunu yaptı” demek…

*****

Fenerbahçe, Trabzon’a maça gidiyor. 

Trabzon, siyasette ağırlığı olan bir kent; kentin takımı da tam siyasetin göbeğine yerleştiriliyor.  
Belli bir medya grubu görsel ve yazılı organlarıyla büyük bir destek veriyor.

Resmi televizyonu olmayan kulübün gayriresmi televizyonu var.

Ekranlardan, sayfalardan körüklenenlerle, koşullandırılan, başarıya aç taraftar kesimi, her an patlamaya hazır! 

Hedefte, Lig’de tek rakip Fenerbahçe’ymiş gibi bir hava var; öyle bir algı egemen kılınıyor.

Ortam gerildikçe geriliyor!

(Hangi siyasal renkten olursa olsun milletvekili, bakanı bakmayanı, belediye başkanı, devlet kurumlarında ve özel kesimde söz sahibi olanlar, Trabzonspor’un birer sözcüsü olarak piyasaya çıkarlar.)

Şampiyonluk umutları, eski yıllara oranla bu yıl daha belirgin. 

Şampiyon olurlar mı, olamazlar mı, bilemeyiz!

Ama bildiğimiz, her Fenerbahçe maçına şampiyonluk maçıymış gibi bir havada çıkmaları.

(Tribünler, “güvenlik” gerekçesiyle yıllardır sadece Fenerbahçe taraftarına kapalı ise, demek ki ortada “güvenli” bir ortam yok! Bunun “niye”sini de yasaklamayı getirenlerin açıklaması gerekir.)

*****

Fenerbahçe, Trabzon’a maça gidiyor.

Trabzon, günler öncesinden “atışma”ların tetiklenmesiyle ayakta!. Alt tarafı bir maç demek gerekir ama, yer Trabzon, konuk da Fenerbahçe olunca, bambaşka durumlara büründürülür kent. Trabzon’a “futbol kenti” denir denmesine de, gerçek olan şu ki, futbol, sadece Fenerbahçe Trabzon’a gelince akla gelir. Ancak futbolun güzellikleri, yarattığı coşku unutulur, yitirmek, “son” olarak düşündürtülür.

Futbolda Fenerbahçe maçlarına yönelik sağduyu adı altında yapılan çağrılar bile, satır araları iyi okunduğunda bir “kışkırtma” içeriyor.

(Futbol dışında Trabzon hakkında ne düşündüğümüzü merak edenlere, eski bir yazımızdan bir alıntı:

1989'un yazında çocukları aldık, doğup büyüdüğüm yerleri 29 yıl sonra görmek, eşime ve çocuklarıma göstermek için düştük yollara. Bu yolculuk sırasında, 1960 öncesi yıllarda adını duyduğum Trabzon’a da uğradık.
Trabzon’da ilgimi çeken durumlar oldu:
33 plakayı gören sürücülerin, yollarda/ kavşaklarda yol vermeleri bir hoşuma gidiyordu ki, sormayın. Ayrıca, dükkânların önünü özene bezene temizleyen esnafa hayran olmuştum. Arabamda çıkan bir sorun için bulduğum bir serviste, işler yoğun olmasına karşın, durumu anlatınca, mesleğimi de söyleyince, saygı görmüş, “Hemen hocam” diyerek işim hemen halledilmişti.)

*****

Sona Doğru…

Fenerbahçe geliyor diye Trabzon ayakta!

Günler öncesinden yaratılan ve sürdürülen gerilim, konuk takımı da hakemleri de etkilemeye açık. Bu “etkileme”, konuk takım Fenerbahçe’yi daha etkili oynamaya yöneltebilir; “hakem eli” girince işin içine yıldırtabilir de.

Özetle mi?

Öncesi gerilim dolu bir ortamda, Fenerbahçeli futbolcuların da, Ali Palabıyık’ın da, VAR başındakilerin de işi gerçekten zor.

(Her Fenerbahçe maçında olduğu gibi bu maçta da, hakkıyla görev yapacak hakemleri bir tehlike bekliyor! Çünkü Fenerbahçe galip gelirse, sonraki hafta ya da haftalarda “kızağa çekilme”, yani maç alamama olasılığı yüksek. Öyle ki MHK, hakemleri “para”yla imtihan ediyor.)

Son söz:

Bir kent ve takımı için öteden beri sürüp gelen, düşmanlığa vardırılan Fenerbahçe karşıtlığı, 3 Temmuz’la başlayan “sözde şike” söylemi, taraftarlara, yönetim seçimlerinde de üyelere sallanan oltaya takılan “yem”den farksız.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder