11 Ocak 2020 Cumartesi

Yargıtay’ın Beraat Kararını “Usul”den Bozması Üzerine Bir Deneme

Her yeni yıl, dünden gelen beklentiyle gelsin istenir. 

Fenerbahçe için de beklenti, “Yargıda Şampiyonluk”tu. 

Yeni yıla daha alışmadan, 02 Ocak’ta gün her yerde batmış, günün batmadığı yerlerde de büyük bir olasılıkla hava kapalıyken sosyal medyada başlayan bir haber, ekranlara altyazıyla aynı başlıklarla düştü:

“Yargıtay, Aziz Yıldırım’a beraati bozdu.”
“Aziz Yıldırım yeniden yargılanacak."

(Habercilik artık kolay. Öyle haber peşinde koşmak yok. Haber, siz nerede, nasıl bir ortamda olursanız olun gelir önünüze/ telefona düşer, ayağınıza takılır. İletişimin vardığı düzey, düzeyli haberleri “düzeysiz” yapmaya yetiyor aynı zamanda. “Kes yapıştır” yönetimi, kolaycılık sağladığı gibi, sorgulamayı gereksiz bir “eylem” biçimine sokuyor. Birinin ortaya atığı/ yazdığı haberi, çoğu kez olduğu gibi alan, bazen kaynak gösteren bazen göstermeyen, okuyandan çok, kendisini “enayi” yerine koyduğunun farkında değil.
İşini hakkıyla yapanın az olduğu yerde, “kötülüme” denen bu satırlar, kuşkusuz onları kapsamaz.)

Haberin özü şu:
“Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi, temyiz incelemesini tamamlayarak İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin ‘futbolda şike’ davasına dair kararlarını ‘usul eksikliği’ nedeniyle bozdu. Buna göre, Fenerbahçe Kulübü eski Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 36 sanık yeniden yargılanacak.”

Başlıklar ile içerik arasında uyumsuzluk var. Ne ki amaç, başlığa bak habere “tık”la…

Hoş, az da olsa, “usulden bozma”nın “esası”, yani beraati etkilemeyeceğini yazanlar var, satır aralarında.

(Fenerbahçe karşıtlığının rengi, “tek renk”… Böylece, dünya görüşü farklı olan renkler gelip bu “tek renkte” buluşuyor. Yargıtay’ın “usulden bozma” kararında olduğu gibi, biri bir başlık atıyor, adı haber oluyor, içeriği doldurabildiği kadar dolduruluyor. Sağcısı solcusu, orta yolcusu, bunu “kes yapıştır” yöntemiyle kullanıyor. Herkes, o ilk başlık altında yazılanlara, hafifini ben yazıyorum ağırını siz bulun, yeme koşan tavuklar misali üşüşüyor. Konuyla ilgili bilgi körlüğü, konuya bakışta yavanlık gırla gidiyor. Dedik ya, Fenerbahçe karşıtlığının rengi, “tek renk”… )

*****

Yargıtay’ın kararı, Fenerbahçe cephesinde olağan işlerden sayıldı; karar için “Yargıtay’ın bozması, beraati etkileyecek bir bozma asla değildir. Usuli eksik tamamlandıktan sonra yine beraat kararı verilecektir.” dendi.

Yani?

Yargıtay, “beraat kararı”na son noktayı koyacağına süreyi uzattı.

Gel de sorma:

Madem “usul” eksikliği var, bunu bulmak/ görmek için yıllara mı ihtiyaç vardı?

Olan oldu, yeniden bekleme dönemi başladı. Beklerken, soru-yanıtla dünden bugüne gelmeye ne dersiniz?

Yeniden Yargılama Öncesi Manzara-ı Umumiye

O zamanlar, sonradan “tarihin çöplüğü”n giden ÖYM’ler vardı. 
İşte o ÖYM’lerden birinin mahkeme başkanı Mehmet Ekici, şimdi içeride, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının suç işlediğine hükmetti.
Deliller (!) mahkumiyet kararı gerektirdi!
Yargıtay ne yaptı?
Bunu doğru buldu ve onadı.
Kararda başrolü paylaşanlar ne oldu?
Kimi kaçak, kaçamayanlar içeride…

Yeniden Yargılamanın Getirdiği Beraat

Gün geldi, devran döndü.
Yeniden yargılama dönemi başladı.
Roller değişti, sanıklarla yargılayanlar yer değiştirdi.
Mahkemenin kararı ve Yargıtay’ın onaması geçersiz oldu.
Niye?
Mahkumiyeti gerektiren bir durum yok.
Ya ne var?
Kumpas.
Öyleyse?
Beraat!

Beraatla Sonuçlanan Yeniden Yargılama Kararına Yargıtay’dan İtiraz

26 Aralık 2019 tarihini taşıyan ve 02 Ocak 2020’de haberlere konu olan “bozma kararı”na göre  “usul” eksiklikleri var.
Yani?
Bunları gider, kararı öyle gönder?
Nasıl?
Durumları farklı kişilerin dosyaları birleştirilmiş, önce bunları ayır, kişilerin durumlarını buna göre düzenle, kararı bana öyle gönder.
Başka?
“Kumpas"tan söz ediliyor, bunu delillendir.

(Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu’nun sürekli olarak bize “kumpas” kuruldu dediklerini anımsayalım.
"Şike Kumpası" denen, FETÖ'cü eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 25'i tutuklu 108 sanığın yargılandığı dava Silivri'de sürüyor.)

“Şike Kumpası”nı Delillendirecek Belgeler Var mı Yok mu?

Olmaz olur mu?

Gazeteci Aytunç Erkin “Yargıtay’ın Fenerbahçe kararı ne anlama geliyor? ”başlıklı yazısından delil sayılacakları 4 maddede topluyor:

  1. ERGENEKON DAVASI GEREKÇELİ KARARI: Örgüt de yok, şike de yok.
  2. FETÖ ÇATI DAVASI GEREKÇELİ KARARI: Aziz Yıldırım bize düşman…
  3. ISPARTA'DA ÇIKAN FETULLAH GÜLEN'IN YAZISI
  4. 10 Soruda 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü

Sonuncu dışında kalanların (çünkü sonuncuda sadece “kumpas” kurulanların adları vardı) ortak yönü, amacın, FETÖ’nün Aziz Yıldırım’a kumpas kurarak Fenerbahçe’yi ele geçirmeyi düşünmesi, bunu eyleme dönüştürmesi, bunun başta Aziz Yıldırım’ı mahkum etmeye yönelik olması…

(Bunlara, Silivri’de süren “Şike Kumpası” davasından çıkacak karar da eklenecektir kuşkusuz.)

*****

Yargıtay’ın, “usul” yönünden geri gönderdiği “beraat”la ilgili bozma kararından şu ifade ne anlama gelebilir?

“FETÖ’nün amaçlarına ulaşmak için yapıldığına ilişkin usulsüzlüklerle ilgili delillerin getirtilmesi…” 

Şimdi?

Bu ifade, “esas”a girilme olasılığı olduğunu gösterir mi?

Soruyu hukuksal açıdan ancak, “niyet”e göre değil  “tarafsız” bakan hukukçular yanıtlar. Ama bir yurttaş olarak, yaşananlar/ sürecin uzaması, bizi de sıradan yurttaşa özgü kaygılara götürüyor. Ancak “kaygıları” dağıtacak olan şu var:

Yargıtay, herhalde işi sağlama almak istiyor; uzatıyor alabilir de…

Belki de hiçbir kuşkuya, itiraza yer vermeyecek, itiraz edilirse de geçersiz kılınacak bir karara imza atmak, sonuçta “beraat kararı”nı onamak istiyor

*****

Sona Doğru…

Silivri’de 06 Ocak’ta başlayan “Şike Kumpası” davasının 14. Oturumu sürüyor.

Sanıkların savunmaları bitti, söz, mağdur/ şikâyetçilerde. Duruşmalarda söylenecekler, itiraf niteliğindeki ifadeler, kuşkusuz önemli. Bunlar, Yargıtay’dan dönen beraat kararını destekleyecek nitelikte olacaktır kuşkusuz.

Önceki duruşmalarda tutuklama kararları taksit taksit çıkmıştı.

Gerekçe mi?

“İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014/147 esasa sayılı dosyasının Yargıtay'dan dönmemiş olması…”  

O “dosya”, “usul” eksikliği nedeniyle döndü.

Şimdi, gözler Silivri’de süren “Şike Kumpası” davasında…

Herkes uyanık olmalı…

(“Geç kalan adalet, adalet değildir.” demek, parlak sözler söylemekten öteye gitmiyor. Yaşananlar/ olanlar, sıradan insanı bile tedirgin edecek biçimde. Güvensizliğin, kuşkunun egemen olduğu yerde kararların sağlıklı olduğundan kaygılananların kaygıları sürecektir. Siyasetin, bundan bağımsız olmayan bürokrasinin kayırıcı tavrı, futbolda “öz evlat”, üvey evlat” ayrımını somut örneklerle gözler önüne seriyor.)

Olanlar karşısında sessiz kalmak, sonra da tepki göstermek, haklı olanın inandırıcılığını aşındırıyor doğal olarak. Tepki gösteren, sonuç alamıyorsa, meydan, birilerinin at oynattığı yer oluyor.

O zaman?

Özellikle Fenerbahçe cephesine, avukatlara büyük iş düşüyor. 

Son söz:

Futbolda, sahada hak etmedikleri puanları toplayanlar, saha dışında mala mülke, paraya konuyorsa, rakiplerin etkisizliği/ yakınması sürerken, futbol, gerçekten “oyun” oluyor.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder