3 Şubat 2020 Pazartesi

Fenerbahçe'nin Puanına Trabzon'da Göz Göre Göre El Kondu!

Trabzon’da tribünlerden ilginç görüntüler…
Günler öncesinden gerilen ortam, hakem eliyle Trabzonspor 3 puanı “hanesi”ne yazdırınca, Trabzonlu, Trabzon kökenli bakanı bakmayanı, milletvekilinin yenisi eskisiyle tribünde göbek atıyor.
Coşku da sınır yoktu!

Siyasi renkleri, dünya görüşleri farklı bütün renkler, bir “ulusal cephe” oluşturmuş Fenerbahçe’ye karşı.

Ankara, tribünlere taşınmış.

*****
Günler öncesinden ortam gerildikçe gerildi.

Fenerbahçe, Trabzon’a maça gidiyor, ama fırsatçılar, yerlerini korumak isteyenler, “düşman”ı püskürtme havasındaydı. Maçı maç olmaktan çıkarmak, kendi cephelerinden kaynaklanan kavganın sürüp gitmesini sağlamak, bunun getirisini kendi hanelerine akıtmak istiyorlardı.

Ekranlar, savaş tamtamlarıyla renkliydi!

Kıymeti kendiden menkul, doktora gitse, polis eşliğinde acilen Bakırköy’e sevk edilecek adamlar, aile çevresinde konuşuyor havasında…
Rahat mı rahat!

Protokol girişinde olmaması gerekenler de öyle…

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a hakaret edenler, nasıl olsa birer halk kahramanı (!) olacak; yerelde bütün kapılar önlerinde açılacak.

(Gazeteci Ahmet Ercanlar’ın deyişine göre, Ali Bey’e hakaret edenlerden biri, tribünde Ali Bey’in iki sıra önünde “görev” başında. İyi ki Ali Bey’in yanına oturtmamışlar.)

Fenerbahçe taraftarına “güvenlik gerekçesi”yle tribün yasağı getirenler çok haklı! Olmaması gereken yerde olan ve  Ali Bey’in görünce “tahrik” olanları engellemeyen devletin oradaki gücü, Fenerbahçe taraftarının güvenliğini sağlayamayacaktı.

Doğru ama gülümseyen iki sorulu bir cümle, beni gör diye bize göz kırpıyor:

Trabzon, güvenli bir kent mi, güvenlik açısından kaçıncı sırada yer alır?

Sanıyorum, soruya soruyla yanıt vermek gerekecek:

Yıllardır sadece Fenerbahçe taraftarına “güvenlik gerekçesi”yle Trabzon’da tribün yasağa getirmek, soruya nasıl yanıt vermek gerektiğini kolaylaştırmaz mı?

Trabzon, gerçekten güvenli bir kent miydi?

Maç sonrası havaalanına dönen Fenerbahçe otobüsünü izleyen araçlardan el kol sallamalar, Fenerbahçe taraftarını “güvenlik gerekçesi”yle tribüne almayanların, Fenerbahçe otobüsünün güvenliğini sağlamayı ne ölçüde düşündüklerini gösteriyor.

FBTV kamerasından yansıyan görüntüler bunun kanıtı olmalı.

*****
Fenerbahçe’nin Trabzon’da puanı göz göre göre el kondu.

Yazık oldu Fenerbahçe’ye, puan/lar alacağı maçtan, hakem Ali Palabıyık’ın eliyle, eli boş kaldı.

Trabzon’da, siyasetin ağır gölgesinin düştüğü maçta, TFF/ MHK’den sahadaki hakeme, VAR’dakilere uzanan kasıtlı kararlarla, Trabzon seferine çıkan Fenerbahçe puansız kaldı.

90+2’de Vedat Muriç’in attığı gol, Kruse’nin kaleci Uğurcan’a faul yaptığı gerekçesiyle geçersiz sayıldı. Oysa Uğurcan’a dokunan yok, Uğurcan topu elinden kaçırdı, faul yapılmış gibi yattı.

Kurnaz hakem, Ali Palabıyık, golden önce çaldığı düdükle VAR’ı devre dışı bıraktı; Fenerbahçe'yi bir puandan ederken Trabzonspor'a havadan iki puan kazandırdı.

Buna “görev” yapmak denir!

Medya denen kesin bambaşka havalarda; Trabzonspor güzellemesi yapıyor.

Trabzonspor’un masraf edip televizyon kanalı açmasına gerek yok; o görevi üstlenen kanal var zaten.

Spor programı denen “kanal”lar, gerçek kanallardan daha kötü koku yayıyor.

(“Matbuat”ın has elemanları, arkalarına aldıkları güçle saldırıyor, gerçekleri hasıraltı ediyorlar. Herkesin gördüğünü, hakemin ve VAR’ın nasıl doğrama/ kollama aracı olarak kullanıldığını görmelerine karşın, gördüklerini gizlemeyi, Fenerbahçe’nin maçta yetersiz kaldığını, futbolcuların beceriksizliğini (!) konu ediniyorlar.)

*****
Futbolun siyasetin gölgesinde olduğu, böyle sürüp gideceği, Trabzon’da bu maçla iyice belirginlik kazandı.

Hangi siyasal renkten olursa olsun milletvekili, bakanı bakmayanı, belediye başkanı, devlet kurumlarında ve özel kesimde söz sahibi olanlar, Trabzonspor’un birer basın sözcüsü… Aralarında büyük bir dayanışma var. Bulundukları konum itibarıyla devlet gücünü elinde tutanların Trabzonspor’a nasıl katkı yaptıkları, yardımcı olduklarını gizlemeden saklamak bir övünerek ortaya dökmelerine insan hayran kalıyor!

Böyle olunca, kâğıt üzerindeki Trabzonspor’un sözcüleri, TFF’nin radarına girmiyor, söylenenlerden/ yazılanlardan ötürü ceza almaktan kurtuluyor.

Söylemlerini daha da renklendirmek, geleceklerini güvence altına almak isteyen, siyaset denen kesimin değişik renkteki muhteremleri daha bir cesur çünkü.

O muhteremeler ki:

FETÖ’nün öbür eylemlerini/ girişimlerini “kumpas”tan sayan zihniyet, sıra FETÖ’nün başyapıtı olan “sözde şike”ye gelince, birden çark ediyor, açıkçası, birer FETÖ sevici olduklarını “ifşa” ediyorlar.

Ne yaman çelişki demeyin sakın!

Hiç değilse “kumpas”lardan biri için değil diyerek doyum sağlıyor, asıl tabanlarına, ortam bunu gerektiyor, zamanı gelince hepsine sahip çıkacağız misali selâm veriyorlar sanki!

Konumuzla, futbolla bağlantılı olana dönersek diyeceğimiz şu:

3 Temmuz bitmedi, başka kılıklarda sürüyor.

ÖYM’lerin, “özel yetkili”lerin yerini aynı kafada ama farklı konumda/ görevde olanlar doldurdu.

*****
Sona Doğru…

Trabzon’da maç vardı; irili ufaklı siyasetçiler, Trabzon’un amigosu pozundaydılar.

Fenerbahçe’nin göz göre göre puanı alındı.

Yazık oldu Fenerbahçe’ye…

MHK, Fenerbahçe’ye açtığı savaşı, hakem atamalarıyla sürdürüyor. “Sabıkalı” bir hakemi Türkiye Kupası maçına atadı.

Bir yandan siyaset, bir yandan TFF alt birimleriyle yol kesmeyi alışkanlık haline getirdi; bu, talimatlara bir madde olarak girecek neredeyse.

Futbol, futbol olmaktan çıktı; Fenerbahçe’nin başına “çorap örme”, birilerini, özellikle de Trabzonspor ile Galatasaray’ı kollama aracına dönüştürüldü.

Başka?

Son söz:

Siyasiler, üstlendikleri görevi asıl olması gereken yerlerde yerine getirmeyenler, futbolun peşine takılarak, geleceklerini güvence altına alma ya da yer kapma peşinde olunca, futbol futbol olmaktan çıkıyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder