19 Ağustos 2019 Pazartesi

Önce Fenerbahçe, Diyenler…


2019-2020 sezonu “3 Büyükler”den ikisi için sancılı başladı.

Sezonun ilk yenilgisini tadan Galatasaray oldu.

Denizlispor, Galatasaray’ı Denizli’de 2-0’la geçti.

Beşiktaş, Sivas’ta yoktu!

Sivasspor, Beşiktaş’a göz açtırmada; Sivas’a “av”a giden Abdullah Avcı’yı ilk maçta 3-0 avladı!

[“Büyük”  olma yolunun ucu açık…

İlk “Büyük" Fenerbahçe (1959), ikincisi Beşiktaş (1959-1960), üçüncüsü Galatasaray (1961-1962).

“Büyük” olma koşulu ne?

Bugünkü adıyla Süper Lig’de şampiyon olma; başlangıcı da 1959…

Koşul bu olunca, dördüncüsü Trabzonspor (1975-1976 ),  beşincisi Bursaspor (2009-2010 ) oldu.]

*****

2019-2020 sezonu “3 Büyükler”den ikisi için sancılı başladı.

İyi de ya öteki, sonradan “Büyük” olanlar?

“3 Büyükler”den ilki Fenerbahçe’nin maçı bugün…

Dördüncüsü Trabzonspor, dün Kasımpaşa’yla berabere kaldı: 1-1

Beşincisi Bursaspor, geçen sezon alt lige yolcu oldu; ilk maçta Fatih Karagümrük’e 3-1 yenildi.

Gözler, hep “3 Büyükler”de olduğu için, bugün bütün gözler Fenerbahçe üzerinde.

Rakip, Gazişehir Gaziantep… Başında ilginç yabancı bir teknik direktör, Marius Sumudica var. Herkesin kafaya taktığı gibi, o da, kafayı Fenerbahçe’ye takmış.

Yani?

Fenerbahçe’yi yenmek, o olmazsa, sahadan bir puanla ayrılmak…

Sahaya çıkan her takım için olağan olan, Gazişehir Gaziantep için de olağan değil mi?

Hangi teknik direktör, yenilmek için sahaya çıkacağız, der.

Cümleye bakınca, bizim de “Demez!” diyeceğimiz sanılır; ama durum, futboldaki deyişle "yatmanın" olağan olacağını düşünen kimi teknik direktör, futbolcu için öyle değil.

Rakip, gönüldeki “Büyük” olunca şu tür laflar akla gelir:

Onların puana ihtiyaçları daha çok.

Onlar kazanır.

Onlar hangi takım mı?

Onu da okuyanlar bulsun!

*****

Sancılı başlama, “3 Büyükler”den ikisi için bugün var da, farklı bir “sancı”, geçen dönem Fenerbahçe için yok muydu?

Büyük bir umutla/ beklentiyle başlayan, ama kısa sürede “sancı”ya dönüşen, “küme düşme sancısı”nı son haftalara kadar sürdüren Fenerbahçe…

O kadar futbolcu gelmesine/ gitmesine karşın, bir türlü “ayar” tutturamayan Fenerbahçe…

Teknik direktörler de ayrı…

Her an patlamaya hazır “canlı bomba” misali tribünler…

“Kara tablo” mu çiziyoruz?

Bilmem ki, rakiplere gelince sıra, laf lafı açınca akla gelen olumsuzluklar gibi…

*****

Sona Doğru…

Fenerbahçe, olumsuzluklara karşın, “sancılı” başlamak istemiyor.

Hedefe yönelik slogan güzel:

#OmuzOmuzaŞampiyonluğa

(“Omuz omza”, “birlikte, dayanışarak” anlamı verse de, sahadaki futbolculara yöneliklik açısından, “Hep Destek, Tam Destek” tadında/ etkisinde değil. O bakımdan, “Omuz omza” taraflara yöneliktir. Taraftar, kendi kendine “gaz” vermek yerine, “Hep Destek, Tam Destek”le takıma/ futbolculara “gaz” vermelidir.)

Fenerbahçe’nin rakibi sadece sahadaki takım değil.

Maçlar, sahada kazanılıyor/ yitiriliyor, ama “o düdük”, “o bayrak”, “o VAR”

Onlar var ya, onlar…

En tehlike ve rakiplerin rahat olmasını sağlayanı ise, içeride/ tribünlerdeki “canlı bomba”lar

Umalım, “canlı bomba”lar, ad/ görüntü olarak kalır.

Lafın ucu kaçıyor yine, tutalım burada…

Son söz:

Fenerbahçe’yi ileri taşıyacak olanlar, önce ben/ “bizim takım”, “daha da yayılalım”  diyenler değil, “Hep Destek, Tam Destek” diyenler olacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder