10 Ocak 2019 Perşembe

Fatih Terim’i Nasıl Bilirsiniz?

Fatih Terim, bir teknik direktör, yani "eleman" değil, meğer başkanmış! 

Hangi futbolcunun kalacağına, hangisinin affedileceğine ya da afaroz edileceğine o karar verirmiş! 

Galatasaray’da sözleşmesi süren futbolcu, sözgelimi Serdar Aziz tatile gitti, oradan kafasına göre bir paylaşım yaptı diye, Fatih Terim’in gazabına uğruyor. Serdar Aziz’in geleceği konusunda son sözü Fatih Terim söylüyor.

Bu ne demek olabilir?

Demek ki sözleşmesinde “açıklanması gizli” maddeler var/mış! Dışa karşı esip gürleyen Başkan Mustafa Cengiz, başkanlık haklarını kullanma yetkisini Fatih Terim’e vermiş! Bir başka deyişle, Fatih Terim, “iç darbe” yapmış, futbolcu alım satımı konusunda bütün yetkileri elinde toplamış.

Ya yöneticiler?

Onların eli “armut” topluyor olmalı!

(Nedir bu Serdar Aziz olayı?

Serdar Aziz, ilkyarının son maçının kadrosuna "Karnım ağrıyor" dediği için alınmıyor. Ardından eşiyle Maldivler’e tatile gidiyor. Fatih Terim'in kafası atıyor! Dönüşte Serdar Aziz’in Fatih Terim’le görüşmesi durumu değiştirmiyor; Fatih Terim, yol veriyor Serdar Aziz’e. Ona göre gerekçe,”birlikte çalışma kültürlerinin farklı” olması. 

Fatih Terim, Serdar Aziz yollarını ayırdıklarını sosyal medya hesabından duyuruyor.

Fatih Terim’in sosyal medya hesabı, görülüyor ki, Galatasaray’ın resmi hesabından daha değerli, etkili…

Garipliğe, kuralsızlığa, keyfiliğe bak!)

*****
Fatih Terim’i nasıl bilirsiniz?
Biz, onun sadece teknik direktör olduğunu bilirdik, demek ki, “gizli başkan” o!
Fatih Terim, özellikle kötü günlerinde “medya lostracıları”nın tezgahından geçer!
(Galatasaray’ın başarılarında “aslan payı” Fatih Terim’e verilir. Hava bu; medya denen kesim de zaten bu durumda Fatih Terim’i parlatmayı, cilalamayı pek sever. Galatasaray yenilince suç, futbolcularındır; fatura onlara kesilir. Ama yenince, Fatih Terim, göklere çıkarılır! Böyle olunca, medyada kendisine yönelik haklı eleştirileri kabullenmekte zorlanır; işi başka “mecra”ya götürür.)
Fatih Terim'in, şampiyonluğa gitme yolunda, eski yıllardaki rahatlığı bulamayacağı açık. Zorlamalara karşın, VAR’ın varlığı buna izin vermeyeceğe benziyor; böyle bir “kanı” yerleşmeye başlıyor.

*****
Fatih Terim’i nasıl bilirsiniz?
Fatih Terim’le ilgili birçok eleştirel yazı yazdık. Bunlardan biri (Fatih Terim, “Var”larla Nereye Koşuyor?), milliyet.com.tr'de “Görüş Açısı” başlıklı köşemizde yayımlandıktan kısa bir süre sonra “köşe” iptal edildi. Böylece Haziran 2012’den beri yazdığımız yazılar, 19 Temmuz 2017’de internet ortamında erişime kapatıldı.
Yani?
Alaçatı baskın girişimi ve yetkililerin suskunluğunun eleştirilmesini “suç” sayan yönetim, bizi cezalandırırken Fatih Terim’i kollamış oldu!
Fatih Terim güçlüydü!
Ama o “güç” nereden geliyor, gerçekten hak edilmiş bir “güç” mü?
Bir yazımızda da (Fatih Terim’in Gücü mü Dediniz?), bir celallenmesiyle ilgili olarak, düşüncemiz sorulunca şunları söylemiştik:
Fatih Terim, tükenmezkalemden farksız. Çünkü tükenmezkalem, biteceği zaman çok koyu yazar; yazdığı yeri bulaştırır. Bu, tükenmişliğin/ bitmişliğin işaretidir.
Tükenik insan, başkalarına “çamur” da atar. Bu bakımdan çevreye verdiği zararın karşılığını ödemelidir.

(…)

Biz “tükenmezkalem”e benzetiyoruz, ama medyada önemli bir kesim, Fatih Terim’i “dolmakalem” olarak görülüyor olmalı!

“Dolmakalem”, boşaldıkça doldurulur.

İşte Fatih Terim, “tükenmeye” yüz tuttu mu dolduruluyor!

“Güç” kazanması bundan!.


*****

Fatih Terim’i nasıl bilirsiniz?

Övülmelerde koltuklarını kabartan kesimi işine gelmediği zaman şöyle görüyor: 

“Her mesleğin bir ahlakı ve her meslek sahibinin o ahlak çerçevesinde bir duruşu vardır. Bu duruş, kendi içinde sadece bilgi ve beceriyi değil, toplumsal değerleri ve vicdanı da barındırır.”

Ya, okurlara/ dinleyici/ izleyicilere  nasıl yol gösteriyor?

“Okuduğunuz köşeleri, dinlediğiniz yorumları veya bilgi gibi size sunulanları da kendi ahlakınız ve vicdanınızla değerlendirirsiniz.”

Yani Fatih Terim ne demek istiyor?

“Ben gazeteciyim” diyen ve kendisini eleştirenlere “had bildirmek” için “renkleri fark etmeksizin tüm tarafları karşı durmaya”, yani eyleme/ isyana çağırıyor.

Övgü, hak edilmeyen başarı ve kayırmalarla el üstünde tutulan, kendilerini ilgilendirmeyen futbol dünyasındaki haksızlıklar karşısında susan biri için böylesi bir yaklaşımda bir “ruhsal sorun” olabilir.

3 Temmuz sürecinde medyada ve kendi camiasında Fenerbahçe'ye karşı olanları düşünelim bir…  

12 Mayıs’ta Saracoğlu’nda çoluk çocuk gaza boğulmuşken “Kupa kupa” diye tutturan ve kendine özgü “ahlâk duruş"tan söz edeni düşünelim bir... 

O da  Fenerbahçe camiasına yapılan haksızlıklar karşısında gözü kapalı seyircilerden biri değil miydi? 

Şundan diyoruz, bugün kendisini eleştirenlere, “renkleri fark etmeksizin tüm tarafları karşı durmaya”, yani başka takım taraflarından hadlerini bildirmesini isterken, o gün saldırgan/ iftiracı “gazeteci” ya da “spor hukukçusu” geçinenlere tek laf etti mi?

4 Nisan’da Fenerbahçe otobüsüne yönelik “katliam girişimi”n den sonra İsmail Kartal’a, telefonla da olsa, bir geçmiş olsun dedi mi?

“Katliam girişimi”ni kınadı mı?

İşte bu yüzden, bütün olumsuzlukları ortadayken, böyle bir Fatih Terim’in “ahlâk duruşu”ndan söz etmesi, kendisini eleştirenlere, “renkleri fark etmeksizin tüm tarafları karşı durmaya” çağırması garip olmuyor mu?

*****

Sona Doğru…

Seçimle gelen, yönetici kimliği kazanan kişi ya da bir görev verilen, “eleman”, her şeyden önce başkasına haddini bildirmeden önce, kendisi haddini bilmelidir.

Hangi yolla gelirse gelsin, görev alan/lar, belli ilke ve kurallara bağlı olarak çalışmak zorundadır.

Övgü ve eleştirilerin aynı çevreden/ kişilerden gelmiş olması, zamanla ilişkilerin bozulduğunun ya da koşulların değiştiğinin anlatımı olabilir.

Son söz:

Övgüler karşısında koltukları kabaran, ağzı kulaklarına varan, eleştiriler karşısında da ölçülü/ olgun davranmalıdır. 




2 yorum:

  1. harika tesbit yüreğine sağlık medyadaki tüm yalakaların bu gerçekleri görmesi dileğim.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Saygılar.

    YanıtlaSil