29 Ocak 2019 Salı

Cüneyt Çakır’lar Varken VAR, Hikâye…

Yine son anda olmayacaktı.

Öyle ki boş kaleye girmek üzere olan topu Sadık, 90+7’de zor da olsa uzaklaştırdı. 

Ve düdük çaldı; 3 puan geldi.

Yoksa Ersun Yanal’ın “beraberlik aboneliği”  sürecekti. Oysa “beraberlik aboneliği”ne 86. dakikada Mehmet Topal’ın son verdiği düşünülüyordu.

Sadık, düşünüleni gerçekleştirdi; Fenerbahçe, 19. Hafta’da 4. galibiyetini aldı.

*****

Yine son saniyede olmayacaktı; yinelenecekti:

Olmuyor olmuyor, olmuyor…

Ersun Yanal, ikinci yarı için “puan hedefi”ni belirlemişti:

17 maçta toplam 40 puan…

Dahası, Fenerbahçe, ikinci yarının lideri olacaktı!

Yoğun işlerine karşın Bodrum’dan maç izlemeye geldi diye övülen Ali Şen ise, en olmayacak olasılıkla ilkyarıda 16 puan toplayan Fenerbahçe’yi şampiyon ilan etti.

Hesap kitap işi işte!

İsteyen matematik, isteyen aritmetik desin…

Fenerbahçe 17 maçı kazanacak, toplayacağı 51 puanı 16 puanın üstüne koyunca, 67 puanla ipi göğüsleyecek.

Ya üstekiler?

Nal toplayacaklar!

*****

Sahada ve VAR’dakilerin, Fenerbahçe lehine olanları görmedikleri, ilk kez olan bir şey değil!

Yayıncı kuruluşun yaptığı da…

Olağan işlerden!

Artık, “tak” demiş olmalı ki, Başkan Ali Koç, bu konuları gündeme getirdi.

Ali Bey’in, “kibarlık” gereği kaçındığı, maç sonrası açıklamaları daha önce anında olmalıydı. Bu maçla ilgili dile getirdiği kararlar, pozisyonlar, hemen aklında kaldığına göre, dün dünde kaldı, bundan böyle maç sonucu ne olursa olsun dile getirmelidir. Kuşkusuz, bütün olanları görmesine olanak yok; ekibinin ulaştıracağı doğru bilgileri/ saptamaları ekranlardan anında, kendin üslubuyla yaymalı.

Ceza mı?

Susana, sineye çekene, ceza gelmeyeceği kesin; ama bir başka kesin olan, “ceza kesme”ye alışık olanlar, zaten sahada yapacaklarını yapacaklardır.

*****

Hangi birini yazmalı?

Nedense, hemen bütün takımlar, içeride, özellikle de dışarıda Fenerbahçe’ye karşı oynayınca, ya sert oynuyor, saldırgan oluyorlar ya da yerde yatıyorlar.

Ya hakemler?

İşine gelmeyini görmüyor işte!

Tek örnek yeter mi?

Malatyaspor’dan 39 formalı Erkan Kaş, bir kargaşada, hakemin gözü önünde yumruk atıyor; sadece sarı kart.

İyi hoş da, bunu VAR nasıl göremiyor, göremeyen hakemin gözüne sokamıyor?

Olmuyor, yapmıyor, yapamıyor; çünkü Fenerbahçe’nin lehine olacak bir durum.  Tersi olsaydı, büyük bir zevkle “kırmızı”, herkesin gözüne sokarcasına, tehdit edercesine, büyük bir doyum sağlayarak gösterilirdi.

Demek ki, sanki hakemler Fenerbahçe’nin asıl rakibiymiş gibi “Hakemi de yeneceksin” zırvaları unutulmasın, Cüneyt Çakır’lar varken VAR da hikaye…

Bir sistemin iyi olması yetmiyor, başında “insan” oldukça, onlardan kimileri de “insan” olmadıkça, sistem, amacı dışına çıkarılıyor.

Sahadaki Cüneyt Çakır’lar ile VAR’dakiler aynı “kafa”da olunca, onları bu duruma özellikle düşüren "koltuk"a demir atmışken... TFF Başkanı da çıkar, her olumsuz karardan, bunun eleştirisinden sonra, “Hakemleri yedirmem” derse, gel de, sahadaki ve VAR başındakilerden “adil” olmayı bekle!

Az daha unutuyorduk:

Yayıncı kuruluş da VAR da görüntü saklıyor.

*****

Sona Doğru...

Maç mı?

Mehmet Ekici’nin ekip biçtiği, adaşı Mehmet Topal’ın son noktayı koyduğu, 3 puanın gelmesiyle Fenerbahçe cephesini sevince boğan bir maç…

“Son noktayı koymak” dedik, ama o “noktanın bozulması”nı önleyen Sadık Çiftpınar’ın da hakkını teslim etmek gerekir.

Daha 2. dakikada Mehmet Ekici’nin ayağından gelen gol, tribünleri ayağa kaldırdı.

Ne oluyordu?

Puan ve gol “fakiri”, puan yitirme ve gol yeme “rekoru” kıran Fenerbahçe, kendine geliyor, “öz”üne mi dönüyordu?

“Tepe”yi zorlayan Malatyaspor, öyle kolay “lokma” değildi.

Hoş, ilkyarıda Malatya’daki maçta Fenerbahçe oynamış, kaçırmış; ama Malatyaspor kazanmıştı.

Gol, Fenerbahçe’yi coşturmuştu.

Sonra?

Malatyaspor, eşitliği sağladı. Ardından Mehmet Ekici, eski günleri anımsatan bir gol attı… Skor 2-2 iken de penaltı kaçırdı.

Fenerbahçe’de gezinen futbolcular da vardı; unutanları utandıracak olanlar da…

Bir çiçek açmakla bahar gelmez ama baharı müjdeler; özlem duyulan bir galibiyeti de, bulunduğu yerden ileriye gitmenin işareti saymak en iyisi…

Son söz:

Bir Kamu Reklamı Niyetine!

Biraz dil bilgisine ne dersiniz?

“-ler, -lar” eki, eklendiği sözcüğe, cümlenin gelişine göre farklı anlamlar katar. Sözgelimi kişi adlarına gelince, karşımıza yazımı ve anlamı farklı iki durum çıkar.

Kişi adına geldiğinde ada “çevre, aile”, “onun gibiler, aynı yolda gidenler” anlamı katar. İlkinde ada bitişik yazılır; ikincisinde addan kesme ile ayrılır.

Cüneyt Çakırlar, bu akşam bize gelecekler, sizi de bekleriz.
Cüneyt Çakır’lar Fenerbahçe için bir “bela”dır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder