11 Temmuz 2018 Çarşamba

Fenerbahçe Taraftarı, Hangi Gerçeği Ortaya Koydu?

(Bu yazı, 11 Temmuz 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı; ilkinde erişime kapalı.)

İnsanlar,  o kudretli günlerde yaptıklarının arkasında durdukları gibi, koşullar değişince, “itiraf” denecek açıklamalar da yaparlar.

İnsanlar, niye böyle yaparlar?

Örneklerden yola çıkılırsa, söylenenler bir ölçüde “somutluk” kazanmış olur.

Örnek mi dediniz?

“Bu dava hayatımızı allak bullak etti. Ben Balyoz davasında da çalıştım. Şike davasını açtığımız zaman, bunun da Balyoz gibi üç-dört ay konuşulup biteceğini sandık. Ama yanılmışız. Bunun böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin etmedik.”

Görülüyor ki, Balyoz Davası ile Şike Davası karşılaştırılıyor. İlkinde askerler, ikincisinin göbeğinde Fenerbahçe ile Aziz Yıldırım var. Karşılaştırmadan çıkan sonuç, farklı. “Dava”da çalışanlar, ikisini de aynı” kefe”ye koymuşlar, ancak beklenen “toplumsal tepki” farklı çıkmış.

“Şike Davası”nda beklenmeyen ne olmuş?

“Üç-dört ay konuşulup biteceğini sanmak”,  “böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin edememek”...

Kim diyor bunları?

"İddianame"yi hazırlayan, daha sonraları, basında yazılanlar için "yüzde 90‘ı yalan" diyen “Şike Davası”nın savcısı Mehmet Berk....

Savcı Berk’i böyle “çıkarım”a götüren nedir?

Hiç kuşkusuz  yok ki, “mağdur olma”, “haksızlığa uğrama” duygusuyla, görülmemiş dayanışma ve direniş örneği gösteren, kulübünün ve başkanının arkasında duran Fenerbahçe taraftarıdır.

Fenerbahçe taraftarının tavrı/ duruşu, nasıl yorumlanabilir?

“ (...) bırakın bir başka kulübün taraftarını, Türk toplumunun genelinde böylesine bir bağlılık bulamazsınız. Ne Menderes’e, ne Ecevit’ e, ne Demirel’ e, ne de bir başka lidere böylesine bir tutku gösterildi. İktidardayken alkışlandılar, düştükleri gün unutuldular.” (Mehmet Ali Birand)

“(...) şike davasının çok değerli bir sonucu daha olmuştur. Bu sonuç, dava sürecinde Fenerbahçe camiasının Aziz Yıldırım’ın liderliği altında muhteşem bir dayanışma ve direniş ruhunu seferber edebilmiş olmasıdır.” (Sedat Ergin)
Demek ki Fenerbahçelilerin, Aziz Yıldırım’ın tutuklanmasına gösterdikleri tepki gibi güçlü bir tepki Balyoz davasında da olmuş olsaydı, işler bu noktaya varamayacaktı.” (Ali Sirmen)

Anlaşılıyor ki, bizim “millet”, “güçlü” “güçlü”yken onun arkasında olmayı pek sever. Oysa  “mağdur olma”, “haksızlığa uğrama” duygusuyla hareket eden Fenerbahçe taraftarı, bu anlayışı yıkmıştır.

*****

“Şike Davası”nda top, Yargıtay’da.

İşin hukuksal yönü hukukçuların. Onlar bu konuda tartışadursun, biz, “tahmin edilmeyen”den yola çıkarak sözümüzü bir soruyla toparlayalım:

Hem Savcı Mehmet Berk’in dedikleri, hem de üç gazeteciden alıntıladığımız satırlardaki “genel kanı”, Fenerbahçe taraftar için nasıl bir gerçeği ortaya koyuyor?

“Mağdur olma”, “haksızlığa uğrama” duygusuyla “direnme” gücünü...

Zor günlerde de kulübünün ve başkanın arkasında durmayı...

Dayanışma ve direniş ruhuyla örnek olmayı..
.

Taraftarın tavrını en iyi, toplumbilimciler değerlendirecektir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder