24 Temmuz 2020 Cuma

Gökhan Gönül’ün Sözleriyle Gönlünde Yatan Ne?

(Bu yazı, 11 Haziran 2016'da milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok.)

Gökhan Gönül’ü Fenerbahçe’yle ipleri koparmaya götüren neydi?
Son ana kadar menajeri aracılığıyla pazarlığı sürdüren Gökhan Gönül, koşullarında diretince, anlaşma sağlanamadı. 09 Haziran’daki o son görüşme sonrası İlhan Ekşioğlu, Gökhan’la ilgili şu saptamayı yaptı:
"Gökhan ile iki haftadır para pazarlığı yapıyoruz. İdealleri için ayrılmak istese saygı duyardık. Ama idealleri için gitmek isteyen futbolcu, para pazarlığı yapmaz. Para pazarlığı yapan futbolcu, para için gitmiştir."
Ekşioğlu’nun açıklamasından sonra, Gökhan Gönül, “hedef” açıkladı:
“İlk hedefim Avrupa...”

(Eğer öyle olsaydı, Caner Erkin’in izlediği yoldan gidilir, sonuna kadar para pazarlığı yapılmaz, “Futbol yaşamımı Avrupa’da sürdürmek istiyorum” denirdi. Bu yapılmadığı, denmediği gibi, bir yandan sıkı para pazarlığı yapılırken, aylar öncesinden, şampiyonluk yarışı verilen Beşiktaş’la anlaşmaya kadar varan görüşmeler yapıldığı da anlaşılıyordu.)
Ekşioğlu’nun o saptamasından sonra, Avrupa “ideal” olursa, inandırıcılık kendiliğinden “Ben burada yokum!” der.
Gökhan Gönül, son görüşmede, koşulları kabul edilseydi, “Bugün atılmamış imzanın, yapılamamış anlaşmanın tek sebebi şahsıma karşı takınılan tavır, üslup ve söylemlerdir.” der miydi?
Alınganlık gösteren Gökhan Gönül, para için o sözleri sindirecek, belki de, “Sayın Başkanım, sizleri üzdüğüm ve uğraştırdığım için özür dilerim.” diyecekti.
Abartıyor muyuz?
Hayır!
Görüşmelerde parada diretme, olmayınca, “İdealleri için ayrılmak istese saygı duyardık. Ama idealleri için gitmek isteyen futbolcu para pazarlığı yapmaz. Para pazarlığı yapan futbolcu para için gitmiştir." demeyi çürütmek, etkisiz kılmak için, “İlk hedefim Avrupa” demek, bunu gösteriyor.
(Gökhan Gönül'ün, istediği para verilmeyince, anlaşmaması kadar doğal bir durum yoktur. Niye anlaşma olmadığı Ekşioğlu tarafından açıklanınca, bunu kamuoyunun bilmesinin verdiği telaşla bahanelere sığınmak, ancak, bizdeki siyasetçi tavrıyla açıklanabilir.)
Ne isteniyordu?
Resmi ağızlardan pazarlıkla ilgili hiçbir söz çıkmasın, medyaya sızdırılan bilgiler, televizyon televizyon gezen menajerin söyledikleri, onlara destek olan haberler başını alsın gitsin. Bu arada “hedef”e ulaşılsın; aksi takdirde, Fenerbahçe yönetimi beceriksiz olduğu için Gökhan Gönül Fenerbahçe’den kopmak zorunda kaldı, densin...
Oysa Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu doğru olanı yaptı, pazarlığın ne üzerinden yürütüldüğünü, istenen ve verilenin ne olduğunu tek tek sıraladı.
Doğrusu da buydu. Bu nedenle, öncesi ve sonrasıyla düşünüldüğünde, Gökhan Gönül’ün parayı her türlü sevginin, bağlılığını üzerinde tuttuğu algısı iyice yerleşti.
(Ercan Güven’in Aziz Yıldırım’la yaptığı söyleşiden:
“Gökhan bu sene 34 haftada 22 maç oynadı. Ne alıyor. 1 milyon yedi yüz bin Euro artı maç başı 20 bin Euro. Toplamı 2,5 milyon Euro etti mi?... Biz ona ne teklif ettik. 1 milyon yedi yüz bin Euro'yu 2 milyon yapalım dedik. Üç yüz bin Euro arttırdık. Maç başı aynı kalsın. Yani 2,8 milyon net verdik. O ne istedi? 2,750 milyon net, artı 800 bin de maç başı... Yani 3,5 milyon ediyor. Ben 3,5 milyona adam bulamaz mıyım yani? O zaman ne yani. Dokuz senedir Fenerbahçe’de oynuyor. Bu dokuz senede Fenerbahçe iki defa şampiyon olmuş. Bir de niye böyle bakmıyorsunuz?
Tamam Gökhan iyi çocuk, hoş çocuk... Ama icraat da bu...”
Aziz Yıldırım, benzer sözleri, birkaç gün sonra Olağan Mali Kurul’da da yineledi. Görüşmelerin sürdüğünü, pazarlığı kimlerin yürüttüğünü açıkladı.)
******
Gökhan Gönül, Fenerbahçe’den para için ayrıldığını söylemenin “iftira” olduğunu söylese de, bu, gerçeği değiştiremez.
Gökhan Gönül’e kulak verelim:
“... Avrupa Şampiyonası’nın sonuna kadar hiçbir kulüple anlaşıp imza atmayacağımı, atılacak imzanın da Fenerbahçe Kulübü’nün bana önerdiği rakamın bir kuruş dahi üzerinde olmayacağının bilinmesini isterim.”
(Yani Gökhan Gönül, imza atacağı takıma, fazla para istemiyorum, Fenerbahçe’nin verdiğini verin yeter diyecek. Bu sözünü başka anlamak mümkün değil. Ancak, burada sorulması gereken şu: Madem, derdin para değildi; sunduğun koşullardan niye bir kuruş aşağı inmedin? Şimdi seni isteyecek takıma fazla istemiyorum diyeceksin. Bunu hiçbir mantık, mantıklı bir gerekçeyle açıklayamaz.)
O zaman günlerdir süren pazarlık neyin nesi?
Gökhan Gönül, anlaşılan, para yüzünden Fenerbahçe’yle anlaşamadı izlenimi silmek istiyor. Bu nedenle inandırıcı değil.
(Gökhan Gönül’e kimse niye Fenerbahçe’nin önerdiği parayı kabul etmiyorsun deme hakkını sahip değildir. O, gönlünden geleni isteme hakkına sahiptir. Ama o para verilmedi diye ayrılması normal olmasına karşın, para yüzünden değil de, "söylemler" yüzünden ayrıldığını söylemesi normal değildir.)

*****
Aldığı paranın azlığını çokluğu üzerinden gidip, futbolcuyu ona göre değerlendirmek yanıltıcıdır.

Ama Gökhan Gönül’ün yaptığı “inatçılık” üzerine kurulu pazarlık sonrası Fenerbahçe’yle ipleri koparması, gönlünde para sevgisinin ağır bastığını gösterir.

Gökhan Gönül, işini yapmış, parasını almıştır.

Fenerbahçe'ye hizmet etmiştir, denecektir.

Doğru, ama hizmet denen şey, aldığı paranın karşılığını vermektir. Gökhan Gönül, bu hizmeti hakkıyla vermiştir.

Taraftar, tepkide de, övgüde de, genellikle kantarın topuzunu kaçırıyor.

Futbolcuya duyulan sevgi, tapınmaya vardırıldığı zaman, sevgi de gerçek sevgi olmaktan çıkar.

Taraftar, hangi takıma gönül verirse versin, şunu aklından hiçbir zaman çıkartmamalıdır:

Başkan sevgisi, futbolcu sevgisi, kulüp sevgisinin üstünde olamaz. Kalıcı olan, kulüp sevgisidir. Geçici sevgiler, o sevgiyi hak edenlerin gelecekte saygıyla anılmasını sağlar.

O kadar!.

*****
Gökhan Gönül, niye gönül koydu?
Değerli Tayfun Bayındır’a içini döken, Aziz Yıldırım’dan telefon beklediğini söyleyen Gökhan Gönül, Aziz Yıldırım  “Sen bizim evladımızsın, sen iyi bir Fenerbahçelisin" deseydi, Fenerbahçe’de gerçekten kalacak mıydı?
Başkandan bir telefon bekleyen, o telefon geldiği zaman anlaşırdım demeye getiren Gökhan Gönül, ne yazık ki, çok unutkan!.
Fenerbahçe’den yapılan “Gökhan Gönül’e Teşekkürlerimizle” başlıklı açıklamaya göre, Gökhan Gönül’e, Fenerbahçe alışık olmadığımız jübile bile vaat ediliyor:
“Gökhan Gönül, sezon sonunda kulübe çağrılmış ve yeni sözleşme teklifi burada bizzat Başkanımız Aziz Yıldırım tarafından kendisine yapılmıştır. Gökhan Gönül’e, düşüncemizin, futbol takımımızın kaptanı olarak burada jübilesini yapması ve sonrasında da ister idari ister teknik bir görev ile kulübümüzde kalması olduğu ifade edilmiştir. Burada kendisinin şuandaki temsilcisi ile sezonun başında temsilcilik sözleşmesi imzalamış olduğu, Fenerbahçe  kaptanının jübilesini ve son sözleşmesini yapacağı kulüple daha sezonun başında anlaştığı temsilci ile görüşmesinin yakışık almayacağı söylenmiş ve önemli bir kontrat teklif edilmiştir.”
Bunlar, Gökhan Gönül’e verilen değerin sonucudur. Ama Gökhan Gönül, ayrılmayı bir kez kafasına koymuş.

*****
Gideceği takımdan alacağı paranın Fenerbahçe’nin önerdiğinden fazlası olmayacağını söyleyen Gökhan Gönül, kulübe önerdiği koşullarda niye direndi?
Bunu kendisine karşı takınılan “üslup ve söylem”e bağlaması, pazarlığı kendi istediği doğrultuda sonuna kadar sürdürdüğüne göre, hiç de inandırıcı değildir.
Gökhan Gönül, söyledikleri ve yaptıklarıyla büyük çelişkiye düştüğünü nasıl olur da göremez?
Yoksa başkalarının kendi adına düşünmesini kendi düşünmesi olarak mı kabul ediyor?
Gökhan Gönül gibi, maç içinde, maç dışında ekranlara yansıyan konuşmalarıyla tutarlılık gösteren birinin, böyle tutarsızlık içine düşmesi, hangi psikolojik nedenlerle açıklanabilir?
Gökhan Gönül, kendini mi yaktı, yoksa birileri onu bilerek böyle bir yola mı soktu?
(“Sürece zaman zaman dahil olan futbolcu temsilcisinin ve son olarak da yakın aile üyelerinin tavrı bizler tarafından Gökhan Gönül’e gösterilen sevgi, saygı ve fedakarlıklarının, kısaca maneviyatın karşılığı olmamış, konu maddi boyutlar içine çekilerek bir çıkmaz yola girilmiştir.”)
Aradan yıllar geçtikten sonra, “Kandırıldım” der mi, derse, demesi ne işe yarar?
(Bir gün kalkar da, “Kandırıldım” derse, buna şaşmamak gerekir. Çünkü burası Türkiye, “Kandırıldım” demek, bir tür kendini savunma, açık sözlü ve güvenir gösterme, sonrasında kitleleri arkasına takarak yeni” ufuk”lara yol almak isteyenlerin tavrı oluyor!.)
*****
Sona Doğru...
Gökhan Gönül bir değerdir. Ona bu değeri katan da Fenerbahçe'dir.
Bize, Gökhan Gönül’e futbol yaşamında başarılar dilemek düşer.
Gökhan Gönül, çelişkili sözleriyle kendisine “yazık” etmiştir.
Gökhan Gönül, alınganlık göstereceğine, Fenerbahçe’den kopmasını, kendisine yönelik olumsuz “tavır ve söylemler”e bağlayacağına, Fenerbahçe tarafından gelen “... kulübe sunulan akıl, mantık dışı maddi koşullar”ın ne olduğuna yanıt vermelidir. Dendiği gibi, bu koşullar “... kabul edilmiş olsa idi bu gün Gökhan Gönül kulübümüzle sözleşme imzalamış ve kamuoyuna kulüpten ayrılma sebebi olarak sunduğu hususları konuşmamış olacaktı.”
Son söz/ler:


Başkan sevgisi, futbolcu sevgisi, kulüp sevgisinin üstünde olamaz. Kalıcı olan, kulüp sevgisidir. Geçici sevgiler, o sevgiyi hak edenlerin gelecekte saygıyla anılmasını sağlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder