10 Ağustos 2017 Perşembe

Bir Fatih Terim Vardı, "Gizemli Unvan"ı ile Gönderildi


“Futbolculuğumda, teknik direktörlüğümde bırakan, terk eden, vazgeçen olmadım.” 

Bu, Fatih Terim’in dudaklarından dökülen, EURO 2016’dan kalan “Ben buyum” diyen bir cümle. Buna bakarak, Fatih Terim’in doğru bildiği yolda inatla/ kararlılıkla yürüdüğü söylenebilir. Ayrıca, “… bırakan, terk eden, vazgeçen olmadım.” demek, kendisiyle ilgili kararlarda başkalarının “son söz”ü söylediğini de anlatır.

“Alaçatı olayı”ndan sonra gündemden düşmeyen Fatih Terim, taşıdığı o “gizemli unvan”la birlikte, Milli Takım’dan uzaklaştırıldı, futbol tarihindeki yerini aldı.
 

Fatih Terim’in açıklamasına kadar tartışılan şuydu:
 

İstifa mı etti, görevden mi alındı?
 
İlki Fatih Terim’in kitabında yazılı olmayanı, ikincisi kaderinde yazılanı söylemekle ilgilidir.
 

(Fatih Terim, ödeneceği söylenen tazminatla ilgili tepkiler üzerine, tazminatı hak ettiğini anlatan bir açıklama ile "kitabında yazılı olmayanı, kaderinde yazılanı", yani "görevine son verildiğini" açıkladı:
"3,5 yıl görev yaptığım Türkiye Futbol Direktörlüğü görevinden istifa etmedim. Daha net yazayım: Görevime, TFF tarafından son verildi.”)

 

***** 

Değerlendirmelerde, karşılaştırmalarda konuma göre bakmak, esas olmalıdır.
 

Sözgelimi bir yanda takım teknik direktörü, öbür yanda Milli Takım’ınki...
 

Sıra eleştiriye gelince, yaklaşımımız nasıl olacak?
 

Takım teknik direktörü, olumsuz gidişlerde “topa tutulur”, adamın ne teknik direktörlüğü kalır ne adamlığı. Veryansın edilir, “kovulsun” denir. İpin ucunu kaçıranlar, “Utanma varsa istifa eder” der. Başkan, söylenenleri duymazsa, “ok”lar ona çevrilir.
 

Takım teknik direktörünü yerden yere vuranların, bir genelleme yapılırsa, o takımla uzaktan yakından bir “gönül bağı” yoktur; üstelik, kimilerinde “husumet” vardır. Ama kimileri, o takımın taraftarı adına, takım teknik direktörünü eleştirmeyi, bazen de ona hakaret etmeyi, kendilerine tanınmış vazgeçilmez haktan sayarlar.
 

Ya Milli Takım teknik direktörü?
 

Milli Takım, adı üstünde, “milletin takımı”dır. O bakımdan, Milli Takım teknik direktörünü eleştirmek, “milletin parçası” olan her yurttaşın hakkıdır. Milli Takım teknik direktörü, saha dışı davranışları, söylemleriyle gündeme geliyorsa, o görevde bulunmasının anlamsızlığı kendiliğinden ortaya çıkar.
 

Eleştiren bireylerin konumu, kim oldukları... hiç mi hiç önemli değil.
 

***** 

Takım teknik direktörün kafası atarsa, eleştirenlerden kimilerine, “Hadi oradan!” diyebilir; ama Milli Takım’ınki “Sen de kimsin?” diyemez.
 

Milli Takım teknik direktörünün eleştiriler, “istifa” çağrıları karşısında “kafası” atamaz! Atarsa, kendisini daha takım teknik direktörü görüyor demektir!
 

Takım teknik direktörü, yakınabilir. Sözgelimi, kadromuz yeterli değil, kulübün olanakları bu kadar, o bakımdan olanla yetineceğiz, diyebilir. Milli Takım teknik direktörünün yakınma hakkı yoktur; çünkü bütün olanaklar önüne serilidir.
 

Takım teknik direktörü, olumsuz söylemleriyle taraftarın, Milli Takım’ınki ise “milletin gururu” ile oynar. O bakımdan, her acayip tepki, ağzından çıkan her söz, “millet”i incitir. 

*****
 

Sona doğru…
 

Fatih Terim, “Eski kulübüm değil, kulübüm” dediği Galatasaray teknik direktörü olsaydı, Türkiye Futbol Direktörü sıfatıyla davrandığı gibi bir tavır takınsaydı, yönetim ona hoşgörülü davranır mıydı?
 

Milli Takım “millet”in bir parçası olduğuna, Fatih Terim’in bile, “hedef tahtası”na koyduğu futbolcularından kendisinden değil “millet”ten özür dilemesi gerektiğini söylediğine göre, “milletin takımı” iyi gitmediği zaman, sıradan yurttaşlardan önce, Fatih Terim’i eleştirmek kime düşer/di?
 

Kendi gücü, destek ve rastlantılarla birleşince, belli yerlere gelenin çıktığı “doruk”ta kalması, kişinin elindedir artık:
 

Ya tadında bırakacak ya da “en büyük benim” havasıyla “kendim ettim kendim buldum”u örneklendirecek.
 

Son söz:
 

Çıkışlar zordur, çünkü bu, yıllar ve büyük emek gerektirir; ama inişler çok kolaydır.

1 yorum: