(Bu yazıyı 17 Mart 2018’de oynanan Fenerbahçe - Galatasaray maçından sonraki günlerde yazdım; ama o zaman yayımlama gereğini duymadım.
2018’den 2024’e gelene kadar ne değişti, ne değişmedi?
Sorunun yanıtını yazıya dökmek yerine, yanıtı okurlara, “oy”u olanlara, dün ne düşündüğümü yansıtan bu yazıyı bırakıyorum.)
3 Temmuz, Şekip Mosturoğlu’nun deyişiyle FETÖ’nün başyapıtı değil miydi?
FETÖ, devlet gücünü kullanarak, devlet ve medya içinde bulduğu “eleman”ları aracılığıyla “hedef”e gitmiyor muydu?
Fenerbahçe içinde birileri,“akil adam” mertebesine ulaşmış gözüyle bakılanlar, bu gidişe destek vermiyor muydu?
Aynı kafada olan taraftarlar, koşullar/ ortam elvermediği için açıktan açığa değil de gizliden gizliye, fırsatı kollayıp, gönülden bağlı taraftarın duygularını istismar etmiyor muydu?
Yani?
Futbolda sahada alınan sonuçları öne çıkartarak, yönetime, teknik direktöre, futbolcuya okları yöneltmiyor muydu?